Önceden mahalle baskısı diye bir kavram vardı. Fakat günümüz hastalıklarından biri olan azıcık sıkıntısı olanı yok etme bugün mahalle baskısı dediğimiz kavramı da yok etti. Mahallenin büyüğü, mahallenin gencini elinde sigara ile gördüğünde tokadı basardı. Elbet bunu tasvip etmiyoruz. Bu şekilde olmaz. Ya da bizim elimizde sigara varsa, o gence
Örf, adet, kültür ve ahlaki değerlerimizin “özgürlük” kavramının gölgesinde kalıp, bu değerlerimizin yitip/gitmesinden, bunun yanında bu acı kayıpları görürken müdahale edemiyor oluşumuzdan rahatsızlığımı belirttim. Dahası toplumumuzun ferdiyetçi tutumumun ön planda tutuluyor oluşundan, ortak hedef ve ideallerimizin yoksunluğundan, egoizm ve ben merkezli yaşamın şiddetli bir şekilde artıyor oluşundan rahatsızlığım belirttim. Dahası içi boşaltılan özgürlük kavramının yanında getirdiği “benim hayatım, benim kararım benzeri” anlayışların - bu durumlardan rahatsızlık - duyan insanların müdahale edemiyor oluşu, ettiğinde ise -seni ne ilgilendirir vb. türevi tutumların- şiddetle artışından rahatsızlığımı belirttim. Dahası eylem bütünlüğünü yitirmiş olduğumuzdan, hedefsizlikten, idealsizlikten, yozlaşmaktan ve uğruna savaşılacak değerlerimizin yok olup gittiğinden rahatsızlığımı belirttim.
'Kendimi hem yürekçe, asıl iş yürekli olmakta çünkü, hem varlıkça öyle hazırlıyorum ki başka her şeyimi yitirdiğim zaman kendimle yetinmesini bileyim.'
"İnsan usul usul ölmek için gelir dünyaya. Başlar her gün biraz daha insan olmaya. Ve ölürken usul usul ne tuhaf; aşık olur, kedi besler, isim verir eşyaya.."
Metin ALTIOK