Ben..
ben annemin sandığı kadar mutlu değilim. bir maskedir yapışmış yüzüme. odamın kapısını açma anne. çünkü ben gülümsemek zorundayım. çünkü seni iyi olduğuma hep ikna etmek zorundayım. çünkü kendi üzüntüm ve arkasına gizlendiğim sahte yüzümün acısıyla uğraşmak, annemin üzülmesine ve önümüzdeki günler boyunca bana "nasılsın, iyi oldun mu" diyen endişeli sesine dayanmaktan daha kolay.
"beni merak etme" lafını o kadar çok kullanıyorum ki: üşütsem öksürmeden konuşmaya çalışıyorum, hastalansam iyileşince gidiyorum yanına. o da alıştı artık, doğru mudur beni rahatlatmak içindir mi bilmem, "merak etmiyorum yavrum seni, iyi ol" deyip duruyor. bir gün gelip de "anlat" demesinden korkuyorum.
anneye anlatsan, anne üzülür çünkü. dayanamaz. karnının ağrıdığını söylediğinde gece uyanıp yanına gelen, kapıdan yüzünü görüp ağrı çekip çekmediğini anlamaya çalışan anne, bi adamın sizi ciğerleriniz ağzınızdan gelirmişcesine nefesiniz kesilene kadar her gün her gece ağlatdığını öğrense kötü olur mesela. yüreciği kaldırmaz.bu yüzden saklı kalır bazı acılar.-anne, denir bazen.-he annesinin gülü, der. biter her şey.nasıl denir ki, anne ben olmayacak bir işe giriştim diye. ya da anne ben bi bok yedim, cezasını çekiyorum, nasıl denir.denmez.anneye gülümsenir arada. şöyle bir bakar anne, "ne o, hasta mısın" der. "başım ağrıyo biraz" denir. "yat uyu biraz" der anne. süt getirir, içirir. odaya gidip kapı kapanınca ağlanır belki. ama anneye duyurulmaz hıçkırıklar.annenin sandığı kadar mutlu olamaz kimse. anneye biraz rol yapılır.🥀💔