BK tekrar paylaştı.
taslak 009
Molière (1622-1673)
Hastalık Hastası 152 sayfa
Kibarlık Budalası 136 sayfa
Kadınlar Mektebi 130 sayfa
Scapin'in Dolapları - George Dandin 128
BK tekrar paylaştı.
Zira Batteux doğada hoşa gitmeyen nesnelerin neden sanatta hoşluğa bürünebileceklerini önceden açıklamıştı:
"Doğada bunlar bizi kendi yıkımımızla korkuturlar, gerçek bir tehlike görünümünün eşlik ettiği bir duygu uyandırırlar bizde: Duygu kendinde hoşumuza giden bir şey olduğundan, tehlikenin gerçekliği de hoşumuza gitmediğinden, aynı izlenimin iki parçasını birbirinden ayırmaktır söz konusu olan. Sanatın başardığı budur: Bizi korkutan
nesneyi bize sunarken, aynı zamanda kendisini de gösterirken bizi teskin etmesi ve bu yolla bize, hoşa gitmeyen hiçbir şeyi ona karıştırmadan duygunun hazzını vermesi."
BK tekrar paylaştı.
Müzik doğrudan doğruya duyularımıza ve sadece duyularımıza etki eder (sözlü şarkıda bile "ifadeninkinden önce
gelen bir hoşluk" vardır). Ama zihin duyuların hazzına burnunu sokar: Belirli anlamı olmayan seslerde "çeşitli nesnelerle, doğanın çeşitli etkileriyle ilişkiler, benzerlikler arar [ ... ] en küçük benzerlikler, en zayıf ilişkiler ona yeter".
"Güzel ustalar"ın aynı fiziksel nesneyi
resmetmeye çalıştıkları parçalara bakılsın, diye yazmıştı Morellet,
"her zaman ya da neredeyse her zaman görülecektir ki bu parçaların benzer bir yürüyüşü vardır ve ya muvmanda ya ritimde, ya aralıklarda ya modda ortak bir şey vardır". Chabanon örnekler ekler:
Bir derenin uğultusunu aktarmak için iki notanın zayıf ve sürekli salınımı; bir yıldırımı, rüzgarın gücünü ya da şimşeğin çakmasını ifade etmek için yükselen ya da alçalan notaların fişeği; deniz için
teksese oynayan ve ezgiyi yuvarlayan çok sayıda bas, vb.
Okur Takip Önerileri
BK tekrar paylaştı.
"Her şey görecelidir ... güzel bir oran, güzelliği karşılaştırmanın iki terimine de genişletir ... Şeyleri öne çıkaran karşıtlıktır."
Sayfa 98 - Castel (matematikçi)
BK tekrar paylaştı.
Fatih Terim, kurallara alerjisi olan dikkat çekici ve tuhaf bir adamdı. Daha en başından uzun süre görevde kalamayacağı belliydi ve zaten kısa bir süre sonra da kovuldu. önce daha ufak, düşük profilli ve istediği gibi davranmasına izin verilen kulüplerde çalışmıştı. Ancak burası Milan'dı ve işler farklı yürürdü. Terim, öğle yemeklerine geç gelir, resmi görüşmelerde kiravat takmaz ve Big Brother (Biri Bizi Gözetliyor) izleyebilmek için erkenden ayrılıp Sinyor Bic'i masada tek başına bırakırdı. Kendisini Milanello'da John Travolta gibi, cafcaflı kıyafetlerle dolanırken görebilirdiniz.
Sayfa 87Kitabı okudu
BK tekrar paylaştı.
Özgür hissediyoruz. Çünkü özgür olmadığımızı ifade edecek dilin kendisinden yoksunuz.
BK tekrar paylaştı.
Bazı teorisyenler şehri arzu ile ihtiyaç arasındaki, tatmin ile tatminsizlik arasındaki çatışma ve (çatışmalı) ilişkilerin yeri olarak görüyorsa, şehri “arzu yeri” olarak tanımlamaya kadar işi vardırıyorsa, onların tanımlamaları da
incelenecek ve dikkate alınacaktır.
Sayfa 76Kitabı okudu
BK tekrar paylaştı.
Kentliler, şehirciliği değilse de kenti yanlarında taşırlar!
Sayfa 131Kitabı okudu
BK tekrar paylaştı.
“Hayat o kadar berbat olamaz,” diye düşünürüm bazan. “Ne de olsa, sonunda insan Boğaz’ da bir yürüyüşe çıkabilir.”
Sayfa 63
BK tekrar paylaştı.
Sophia teriminin köküne dikkat edilirse soph kökü Fransızca savourer (tadını çıkarmak) nin köküyle aynıdır. Sophon, tadını çıkarmayı bilendir.
BK tekrar paylaştı.
Çin hala gelişmekte olan bir ülke. “Dünyanın en büyük ekonomisi” nitelemesi, tarihte ilk defa olarak gelişmiş değil gelişmekte olan bir ülke için kullanılıyor.
BK tekrar paylaştı.
En kötü hali geceleri, düşünceleriyle baş başa kaldığında ortaya çıkıyordu.
Sayfa 63Kitabı okudu
BK tekrar paylaştı.
Ve aşkta sadece bir taraf sevdiğinde, olay bütün anlamını yitiriyor.
Sayfa 127Kitabı okudu