"...Ama seni hiç iyileşmeyecek bir yara gibi, seni bir türlü evine ulaşamayan bir yolcunun giderek acı veren hasreti gibi, seni özgürlük düşü kuran bir idam mahkûmunun kararmayan umudu gibi hep yüreğimde taşıyacağım," demek istedim, diyemedim.
"Goethe'nin Genç Werther'in Acıları'nı okumadığınız anlaşılıyor," diye serzenişte bulundu. "Goethe de onulmaz bir âşıktır. Onun için ruhun yıkanıp arındığı deli bir ırmaktır aşk."
Hayal kurmakla başım hiç hoş değildir. Gelecekten beklediği nelerse onları kafada keyfince şekillendirip sonra onlara uymayan durumlarla karşılaşınca hayalleri yıkılan kimselerden değilim. Güvendiğim dağlara kar falan yağmış değil. Derinden bir düşkırıklığı benimkisi. Geçen her gecenin leyle-i kadr, karşılaştığım her kişinin Hızır olmadığını anladığım zaman kırılıyorum. Böylece kırılan bir düş haline dönüştüğümü görüyorum. Evet, bizzat kendim bir düşkırıklığıyım, kırık bir rüyayım ben. Ve hepimiz öyleyiz.