Ne kadar ulvi olursa olsun her türlü aşkın kaynağının cinsel dürtüler olduğunu,tutkulu aşkta bireyin tercihini yaparken kendinde eksik gördüğü nitelikleri tamamlanma arzusuyla karşı cinste aradığını,bireyin yaşadığı bu tutkulu aşkın kökeninde kendi mutlululuğu için hareket ediyormuş gibi görünse de asıl amacın dünyaya yeni bir varlık getirme iradesi olduğunu,bunu da içgüdülerin bireye hizmet ediyormuş gibi görünüp türün yararına olan şeyleri iradeye yanılsama göndererek bilinci yanılttığını ve tutkulu aşkta tatmine ulaştıktan sonra bireyin kendi amacı olmayan bu amaca hizmet ettiğini farkettiğinde bu yanılsamanın ortadan kaybolarak geriye sadece hayal kırıklıklığının kaldığını bizlere aktaran okuması keyifli bir kitap.
Bütün bunlar elbette akıl ve mantığın devre dışı kaldığı gözlerin köreldiği tutkulu aşkta geçerli