Fightingblog

“Bana dünya dar geliyor, ancak mahalleye sığıyorum,” diye karşılık verdi.Ona gönlüme de sığabileceğini söylemek isterdim ama yerini beğenip beğenmeyeceğinden emin olamadığım için söyleyemedim.
Reklam
Aşk bazen çoktur. Bazen birdir. Bazen de hiçtir. Bunu kabul etmemiz gerekiyor.
"Asla, Köstebek. Eter asla kaybolmaz." Kız yukarı baktı. "Aslalarla dolu bir göğün altında aslalarla dolu bir dünya."

Reader Follow Recommendations

See All
Giriş ücreti 5.00 £. Şoktan dizlerimin bağı çözülüyor. Dünyaya neler oluyor böyle? Müzeye girerken bile insandan para kesiyorlar. Akıl almaz bir durum. Müzelerin bedava olması gerektiğini herkes bilir. Müze girişini paralı yaparsanız kimse gelmez ki! Kültürel mirasımız bir nesil için kayıp olacak, mali bir bariyer yüzünden dışlanacak. Ulusumuz iyice bilinçsizleşecek ve medeni toplum çöküşün eşiğine dayanacak. İstediğiniz bu mu?
Sayfa 102 - Artemis YayınlarıKitabı okudu
Öyle sert yürekler vardır ki, onlarla elması bile yontmak mümkündür.
Reklam
“İstenildiği gibi olan ya da olmayan şeylere üzülmekle o kadar zaman harcıyoruz ki treni kaçırıyoruz. Hayat kendi yolunu bulur ve her şey olacağına varır. Sadece yaşa ve bırak olsun gitsin.”
"...Bir şeyler değişiyor, öyle değil mi?" "Evet,"dedi Jane. Ve değişen, tam o anda, ikisiydi.
"Her zaman benzin istasyonlarındaki arabalarla insanları eşleştirir misin?" Omuz silkti. "Bilmece gibi. Problem çözmeyi severim." "İlginç. Sende benim için bir bilmecesin."
Hiçbir efsane, efsanevi bir kılıç olmadan tamamlanmazdı. ...
Reklam
Henry silkindi. "Oysa sen çok daha hoş görünüyorsun. Yine de...git şimdi, burada ne aradığını bilmiyorum. Yok ol!" Can sıkıcı bir sineği kovalarmış gibi elini yelpazeledi. "Yok ol, dedim, Peynirkız! Git!" Yerimden kıpırdamayınca oldukça şaşırdı. "Neden yok olmuyor?"
Kitap bizi hiçbir zaman hakikat olmayacak rüyalarla, arzularla zehirleyip çıldırtıyordu. Etrafımızdaki sakin hayata razı olamıyor, ömürlerimizin mütevazı nasibine kanaat etmiyorduk. Benim fikrimce insanlara kitap okutmak kanatları kesilmiş, ayakları bağlanmış kuşlara geniş ufukları göstermek gibi büyük bir zulümdü.
Hayatınızdan ve geçmişinizden kaçabilirsiniz ama kalbinizi arkada bırakamazsınız.
“…Ah birde yeni bir şapka siparişi ver.” “Lütfen.” Kaz kendini acı dolu üç kat merdiven için hazırlarken göğüs geçirdi. Omzunun üzerinden bakarak, "Lütfen, biricik Inejim benim, kalbimin hazinesi, bana yeni şapka siparişi verme nezaketini gösterebilir misin?" dedi.
"Korktuğun tüm zamanlar kmomik gelmiyor." "Hangi zamanlar?" "Gözlerindeki korkunun beni görünce geçmediği ve bakışlarının beni bulduğunda güvenle rahatlamadığı zamanlar hiç komik gelmiyor." "O anlardan nefret ediyorum."
"Üşüme." Gözlerindeki bakış içimi titretirken kalbimi avuçlarına alan o cümleyi söyledi. "Benim yanımdayken üşümene izin vermem."
Reklam
Zayıf olmak insanı güçsüz kılıyordu ve burada güçsüz olmak, hiç hayırlı değildi, özellikle de kuvvetli değilseniz.
Benim de bir e-kitap okuyucum vardı ama neredeyse hiç kullanmıyordum. Mutlaka sayfaları kıvırmalı ve kenarlarına notlar yapıştırmalıyım. Kitapları sadece okumamalı, onları yaşamalıydım.
"Hiç kız çocuk bakmadım ben," dedi. Aslında erkek çocuk da bakmadım. Ben dadı falan değilim Beril. Evlenelim mi?
Bir nefes alıp hatıraları bana izin verdikleri kadar uzağa ittim. Asla yeteri kadar uzak değillerdi. Aklımın bir köşesinde, karanlıkta sinmiş bir kedi gibi saldırı şansı kollayarak bekliyorlardı.