Hayat, katlanılabilir bir yer olsun diye yaşanır. Duyarlılık onu yaratır ve anbean içini doldurur ve su misali sessizce akıp gitse bile en azından bizi değişmez ve ebedi görüne bilecek akıntı misali beraberinde sürükler. Ama hayat, düşünceyle, mantıkla, akılla, felsefeyle sorgulanıp, ayıklanıp soyulduğu vakit boşluk, dipsiz yüzünü gösterir, hiçlik dürüstçe bir hiç olduğunu itiraf eder ve umutsuzluk, Tanrı'nın oğlunun terk edilmiş mezarı başına konan melek misali ruhun içine tüner.