Pembe Fili Düşünme(Zeynep Selvi Çarmıklı)
Kendisi de psikolog olan yazar kendi hayatından örneklerle öz şefkat yolculuğunu işlemiş. Başkalarına aşırı şefkatli olan bizler söz konusu kendimiz olunca daha cimri davranabiliyoruz, öz şefkate en çok ihtiyacı olan kendimiz olduğu halde. Acı kendisini; Boğazımızda bir düğüm, göğsümüzde bir ağrılık, çenemizde bir ağrı, midemizde bir gerginlik olarak hissettiriyor.Sebebi belki altından kalkamadığımız bir özlem, belki kabullenemediğimiz gerçekler,belki uzun süreli engellenmişlik hissi ya da yaşadığımız travmalar. Acımızdan bir an önce kurtulmak yerine onu misafir edip, öylece kabullenip, acımızdan dolayı kendimizi suçlamak yerine onu yaşamak için kendimize izin vermek. Bize öğreteceklerine odaklanmak. Bu süreci yaşayan sevgili kendimize anlayışlı ve şefkatli davranmak.Şu an acı çekiyorum, böylesine zor bir anda kendime nasıl yardım edebilirim diye düşünmek. velhasılı kelam;
Çok şey öğrendim. Tavsiye ediyorum
Gabor Maté Vücudunuz Hayır Diyorsa,Duygusal Stresin Bedelleri
Kendisi de bir doktor olan yazar uzun mesleki yaşantısı boyunca karşılaştığı hastaların ve hayat hikayelerinin peşine düşmüş. Hayat hikayeleri ile hastalıkları arasında şaşılası benzerlikler bulmuş. Bir yerde yazar bazı hastaların tekil sonuçları gelmeden kişisel özelliklerinden ve hayat hikayelerinden hasta olup olmadıklarını tahmin edildiğini ve bunun %94-96 gibi oranlarda doğru çıktığını söylüyor. Neyi öğrendim bu kitaptan yaşadığım, üzerini örtmeye çalıştığım, mış gibi göstermeye çalıştığım duygular , stresler gün yüzüne hastalık olarak çıkıyor. Şimdi özellikle çocuklarıma ve eşime daha başka yaklaşıyorum. Kimsenin stres ya da hastalık tetikleyicisi olmayalım. Uzun oldu biraz
Sanki vücudum sen affettin ama onları hatasını anlamadı, hesaplaşman gereken şeyler var diyor be tepkisini bana armağan ettiği hastalıklarla gösteriyor
Konuşmak mı dinlemek mi deseler tabiki dinlemek derim. Dinlemenin ferahlığı hiç bir şeyde yok. Testini doldur babam doldur. Konuştun mu ne bileyim bir gayesi olmadıktan sonra neye yarar ki. Ya gereksiz öv, ya da yer. Ya ört gerçekleri ya da ortalığa dök. Bazen kelimeler hissettiklerinden çok farkli şeyler söylesinler, onları raya koymaya çalış. Zor azizim. Konuşmak bir manası yoksa boş. Bırak konuşsun insanlar. Yazmaya bayılıyorum. Kelimeler daha bir güzel diziliyor sıraya
Beden Asla Yalan Söylemez ( Üzerini örttüğümüz her şeyin altında kalırız) Alice Miller ( Alman )
Çok karışık duygularla okuyorum. Kitap çocukluk dönemlerinde aileleri tarafından duygusal,fiziksel ya da cinsel istismara uğramış bireylerin yetişkinlik dönemlerinde bedenlerinin hastalık tepkisiyle bunu dışa aktardığını anlatıyor. Önce bilinen isimlerle başlıyor ;Kafka,Virginia Woolf,Dostoyevski, Nietzsche gibi. Mesela astıma yakalanan Marcel Proustun astımını annesinin aşırı sevgisiyle gelen özgürlüğün( havanın) fazla beklenti ile açığa çıkamaması( havanın içerde kalması) ile açıklıyor.Buna Anne sevgisinde boğulmak demiş yazar. Uzun mesleki hayat tecrübesini kitaba dökmüş.Yaşadığımız çocukluk travmalarından affederek değil de çocuğun tarafında olan bir şahid eşliğinde( terapist) gerçekle yüzleşerek bu travmalardan kurtulabileceğimizi söylüyor.