Ynsmr

Ynsmr
@Fikrinyanus
“should wish and trust”
“Çevrenizde hayat, bedeninizde bütün güçleriniz ayaklandığında başlayacak; o zaman anlayacaksınız, şu anda gözlerinizin kapalı olduğunu; şimdi duyamadığınız şeyleri duyacaksınız. Müziği, çevrenizdeki sesleri içinizde hissedeceksiniz, otlar büyürken çıkan sesleri duyacaksınız. Acele etmeyin, bekleyin, zamanı gelince hepsi olacak bunların!”
Reklam
Yaşam, yaşam, yaşam!
Fransız tiyatrosuna gidiyordu, ama oyunun konusunun şimdi onun hayatıyla bir bağı oluyordu. Kitap okuyordu, ama kitapta onun zeka kıvılcımlarıyla bağlantısı olan satırlarla karşılaşıyordu; bir yerinde sözcükler duygularının ateşi oluyordu; yazar, gizliden onu dinlemiş gibi, daha dün söylediği şeylerden söz ediyordu; kalbi hızlı çarpmaya başlıyordu.
Hayatı hiç kimse farkına varmadan sessizce dolmuştu, yeni dünyasında kimsenin dikkatini çekmeden, son derece sakin, endişelerden uzak yaşamaya başlamıştı. Başkalarına göre, önceleri ne yapıyorduysa gene aynı şeyleri yapıyordu, ama çok daha değişik bir biçimde.

Reader Follow Recommendations

See All
Önünde hayatın kesitleri, yani duygular açıldıkça olan biteni olanca dikkatiyle izliyor, içgüdüsünün sesine kulak veriyor, olayları (aslında çok olmayan deneyimlerinin) süzgecinden geçiriyor, basacağı yeri inceden inceye yokladıktan sonra adımını atıyordu.
Ynsmr

Ynsmr

, thinking of reading a book
Sessiz Bahar
Sessiz BaharRachel Carson
8.3/10 · 129 reads
Reklam
Aşk oyununda, duruma göre, komedi veya trajedide, iki oyuncu hemen her zaman aşağı yukarı aynı rollerdedirler: Acı çektiren ve acı çeken…
Zarar gördüklerinde insanların uyanma belirtileri başlangıcı!
Burada dolaştıkları günkü gibi değildi yüzü, son görüşmelerindeki gibiydi. Oblomov’u öylesine korkutan ifade vardı yüzünde. Gülümsemesi bile ölçülüydü. Bakışı dikkatli, canlıydı. Oblomov, onunla artık duygulu, imalı, derin anlamlı şeyler konuşmanın mümkün olamayacağını; o çocuksu, neşeli anların geride kaldığını anlamıştı.
Erkekler için yazılı yön taşlarının koyulması gerektiği yerde kadın için esen hafif bir yel, çoğu kulağın zor duyacağı hava ürpermesi yeterlidir.
Güçlerinin böyle yeşermesi, ruhlarının her yönde böyle gelişmesi konusunda yalnızca kadınlar yeteneklidirler.
Marya Mihaylovna için en önemli olan yaşamayı bilmek, kendini yönetmek, düşünceleriyle niyetlerini, niyetleriyle de onları gerçekleştirmek isteğini dengede tutmaktı. Ne kadar fırsatını kollarsanız kollayın, dalgın yakalayamazdınız onu; uyanık bir düşman gibi üzerinize yönelttiği, sizi inceleyen bakışlarıyla karşılaşırdınız.
Reklam
Olga’nın yavaş yavaş bir şeyler anlamaya başladığı yüzünden belliydi. Yüzünün her çizgisinde birtakım düşünce kıpırtıları beliriyordu. Ansızın aydınlandı yüzü… Güneş de kimi zaman bulutların arkasından öyle çıkar, bir çalıyı, sonra bir başkasını, daha sonra bir çatıyı aydınlatır, arkasından çevre Işıl Işıl olur… Oblomov’un aklındakini biliyordu artık.
Ama Ştoltz öyle değil: Zekâ var Ştoltz’da, güç var, kendisini de, başkalarını da, kaderini de yönetmeyi biliyor. Nereye giderse gitsin, kiminle bir araya gelirse gelsin, hemen duruma hakim olduğunu, olayları bir müzik aletini kullanır gibi yönlendirdiğini görüyorsun…
Tutalım ki, Olga kendini bir bıyığa, bir kılıç şakırtısına kaptıracak kızlardan değildir ama o zaman da başka bir şey gerekir. Zeka, sözgelimi, herkesin önünde eğildiği… karşısında kadının da boyun eğeceği güçlü bir zeka…
Anisya ile birlikte efendinin odalarını temizlemeye başladıklarında, Zahar’ın yaptığı her şeyin aptalca, yanlış olduğu anlaşılmıştı. Doğru yaptığı hiçbir şey yoktu. Elli beş yıldır, yaptığı her şeyin başka türlü yapılamayacağı inancıyla dolaşmıştı ortalıkta.
Kurtulma ümidi olmayan bir hastayı hayata döndürmek bir doktor için ne gurur duyulacak bir şeydi! Peki ya ruhsal olarak tükenmiş bir insanı kurtarmak, hayata döndürmek?..
1,535 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.