Alışılagelen yaşam ve düşüncelere karşı çıktığımızda büyük bir güçle karşılaşırız. Bu öyle bir güç ki; sevdiklerimizden ayırabilir, havaya, suya, güneşe hasret bırakılabilir, yaşamımızı elimizden alabilir, insanca ne varsa hepsini yok etmeye çalışıp boyun eğmemizi, ihanet etmemizi sağlayabilir. Ölümle yaşam arasında bir seçime zorlayabilir. Ama toplumsal değişim denilen şey de tam da bu yasaklanan düşünce ve eylemleri savunmak değil midir?