Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Fulya Doksar
Fulya Doksar
@FulyaDoksar
İnstagram:
instagram.com/traceofbooks/?h...
Youtube kanalım:
youtu.be/qMcjRf2AwMI
138 okur puanı
Ocak 2016 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Cennetin Doğusu kitaplığımda okunmayı bekleyen bir kitaptı. Abonelerimden birinin tavsiyesiyle Ağustos ayı okumalarıma ekledim ve okumaya başladım. Keşke daha sakin ve koşuşturmacasız bir dönemimde okusaydım böylece kitabın hakkını vererek elimde süründürmeden okurdum.
Yazar, Kaliforniya’nın Salinas kentinde doğup büyümüş. Okul zamanı dışında çiftliklerde çalışarak zamanını geçirmiş. Birden fazla farklı işlerle uğraşmış. Kitap da Salinas Vadisi’nde geçiyor. Çiftlik hayatını da bolca okuyacağımız bu kitapta, yazarın bu romanı her şeye hakim olarak yazdığı çok belli.
Konusu itibariyle iyilik ve kötülüğü işlemiş. Habil ile Kabil’den esinlenmiş yazar. Tüm birikimini bu kitaba aktardığını ve en iyi kitabı olduğunu vurgulamış, şimdiye kadar okuduğum kitapları göz önüne alarak buna katılıyorum. Sayfa sayısının fazla olmasına hiç aldırış etmeden okuyun. Çünkü kitap elinizden düşüremeyeceğiniz bir kitap olacak. Ben çok severek okudum.
Youtube: Fulya Doksar
İnstagram: traceofbooks ve fulyadoksar
Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek'i okumaya başlamadan önce beni köpeği olan ana karakterin köpeğiyle olan dostluk hikayesi bekliyor sanmıştım. Meğer alakası bile yokmuş. Cengiz Aytmatov'un okuduğum kadarıyla kitapları kırsal bir ortamda geçiyordu, bu sefer hem hikayenin konusu hem de anlatıldığı ortam beklediğimden farklıydı. Böyle olması daha çok hoşuma gitti ne yalan söyleyeyim.
Karakterler, anlatılan konu, kitabın yalınlığı ve yazarın dilinin sadeliği kitabı bir çırpıda okutturdu. Yazar bu kitabıyla beni farklı duygulara sürükledi. Beklentilerimi, isteklerimi, yaşadığım hayatı ve çevremdeki insanları gözden geçirme fırsatı buldum. Okumaktan zevk aldığım bir kitap oldu.
Şu sıralar böyle kitapları okumaya ihtiyacım var sanırım. Günlük yaşantımıza bazen kaygı ve korkularımız hükmedebiliyor. Her ne kadar bunun önüne geçmeye çalışsak da o an elimizden bir şey gelemeyebiliyor.
Bu kitapta kaygı,korku ve panik nedir, nasıl oluşur, hangi durumlar korkularımızı tetikler ve bu durumla nasıl başa çıkabiliriz gibi soruların cevabını alıyoruz. Tüm anlatılanları hayatımıza katabilir miyiz bilemiyorum ama bir yerden başlayabileceğimizi düşünüyorum. Anlatılmak istenenin bolca örneklendirilmesiyle konuyu daha iyi kavramamız sağlanmış. Gayet güzel bir kitap.
instagram: traceofbooks
Youtube kanalım: Fulya Doksar
Okur Takip Önerileri
Amin Maalouf ile beni tanıştıran Semerkant adlı kitabı oldu. Semerkant’ı Doğunun Limanları’na göre daha çok sevmiştim, yazardan ilk okuyacağınız kitap Semerkant olsa daha iyi olur diye düşünüyorum.
Yahudi anne ile Müslüman babanın çocukları olan ve Osmanlı hanedanının soyundan gelen İsyan Kitabdar’ın dramatik hayatını okuyoruz bu kitapta. Baştan sona bu karakteri çok güzel işlemiş yazar. Özellikle etkilendiğim kısım kardeşiyle olan münasebetiydi, kardeşinden her bahsedildiğinde bu kadar da olmaz artık dedirtti bana.
Yazarın dili sade, betimlemeleri de oldukça güçlüydü. Okumaktan zevk aldığım bir kitap oldu.
Youtube kanalım: Fulya Doksar
İnstagram: traceofbooks
Hazır hamilelik dönemindeyken hemen okumalıyım dediğim bu kitabı çok yararlı buldum. İyice araştırdıktan sonra almıştım, kesinlikle alınıp okunması gereken bir kitap. Kitapla ilgili düşüncelerimi hemen paylaşıyorum.
Bebeğim uykuyu çok sever mi bilemem ama sevmesi için elimden geleni yapacağım. Öncelikle kitabın özellikle vurguladıklarından bahsetmek istiyorum.
“Kararlı ve sabırlı olmak”
Ebeveyn olarak bence sahip olmamız gereken ilk özellik olmalı.
“Bebeğin verdiği sinyalleri doğru anlayabilmek”
Uykusu mu geldi karnımı acıktı bunları tecrübeyle rahatlıkla anlamak mümkün.
“Uyku eğitimi için doğru zaman mı?”
Ebeveynden önce bebeğin hazır olması en önemlisi... Bebek hazırsa her şey yolunda gidecektir.
“Her bebeğin birbirinden farklı karakterlere sahip olduğu unutulmamalı”
Bebekler aynı aylarda ya da yaşlarda da olsa hiçbir zaman karşılaştırılmamalıdır. Her bebeğin karakteri, düzeni ve büyüdüğü ortam farklıdır, bunlar gözardı edilmemeli.
Bu vurgulanan noktalarla beraber içerisinde bir anneyi bilgilendirecek çok daha yararlı bilgiler bulabileceğiniz bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum.
İnstagram: traceofbooks
Youtube: Fulya Doksar
Hamlet, şimdiye kadar okuduğum en güzel tiyatro metni olabilir. Shakespeare, beni her okuduğum kitabıyla kendine hayran bırakıyor. Yazarın en uzun oyunlarından biri olan Hamlet, kesinlikle okunması gereken eserlerden biri.
Danimarka kralının oğlu Hamlet, babasını kaybediyor ve babasının hayaleti alınması gereken bir intikamın yolunu açıyor.
Hamlet, her cümlesiyle şiirsellik içeren, okumaktan zevk aldığım ve bol bol alıntı paylaştığım bir kitap oldu. William Shakespeare’den okumak istediğim bir sonraki kitap da Kral Lear olacak. Bu müthiş eseri okumak için daha fazla beklememelisiniz.
Youtube: Fulya Doksar
İnstagram: traceofbooks
Temmuz ayının başında okuduğum ilk kitaplardandı. Bir kutu kitap sayesinde tanıştım Elif Hümeyra Aydın’la. Kendisi 94’lü genç bir yazar ve Doğum Lekesi de yazarın ilk kitabıdır. Bunu değerlendirerek okumaya başladım.
9 adet öyküden oluşan bu kitapta kadın karekterleri ve onların yaşadığı duyguları okuyoruz. Öykülerdeki kadın karakterlerin yaşadığı olaylardan kendimde yakın duygular bulsam da çok beğendiğim bir kitap olmadı. Dili çok sade ve okunması da kolay bir kitap ama maalesef bana hitap etmedi.
Goriot Baba, bolca betimlemeye sahip ama sizi sıkmadan kendini okutacak güzel bir eser. Yazar olayları anlatırken her bir olaya şahit oluyormuşum gibi hissettim. Kitabın betimlemeleri oldukça etkileyici!
Goriot Baba eriştecilik yapan, zengin ve hayatını kızlarına adamış bir karakterdir. Bir pansiyonda yaşayan ve tüm varlığından vazgeçmiş, sadece kızları için çalışmış bir baba... Kızlarının dediklerini bir görev edinen Goriot Baba gösterdiği ilgiye karşılık kızlarından aynı ilgiyi göremez. Mösyö Goriot kızlarını zengin damatlarla evlendirse bile damatlar kızların harcamalarını karşılamak istemezler. Kızlar da ancak paraları bittiğinde babalarının kapısına koşar ve babaları ihtiyaç duyduğunda ortadan kaybolurlar.
Bazen üzülüp bazen sinirlendiğim bu kitabı başlarda okumak beni zorlasa da sonuç olarak beğendiğim bir eserdi.
Her ay Livaneli'nin bir kitabını okuyorum, geçtiğimiz ay ise bu güzel kitabı okudum. Bu zamana kadar Yaşar Kemal'den sadece bir eser okumuştum. Edebiyatımızda bu kadar değerli olan bir yazarı okumadığım için bu durumdan pek de memnun değildim. Ta ki bu kitabı okuyana kadar. İyi ki de bu kitabı okuduktan sonra Yaşar Kemal okumaya başlamışım!
Biyografi türüyle yazılan bu eserde Zülfü Livaneli ile Yaşar Kemal'in insanı imrendirecek dostluklarını anlatılıyor. Bağlarını hiç koparmayan bu iki yazar arasındaki yaşanan anıları okumaktan oldukça keyif aldım. Sadece bununla da kalmadım, Yaşar Kemal'in düşüncelerini, dilini ve kalemini daha iyi anlama fırsatı buldum. Sonrasında İnce Memed'i okuyarak daha da pekiştirdim.
Yaşar Kemal'i tanımak istiyorsanız bu güzel eseri okumanızı tavsiye ederim.
Aylak Adam’ı okurken ilk 30 sayfasında sıkıldım ve anlatılanları kafamda bir türlü oturtamadım. Sonrasında olaylar daha açık bir hale dönüştü ve okumaktan keyif aldım.
Kitabı ilk araştırdığımda aile ortamı ve yalnızlıktan bahsettiğini duymuştum, başlarda bunu bulamayacağımı düşünsem de kitaba kendimi bırakınca neredeyse herkesin yaşadığı duyguları anlamak zor olmadı. Etkili bir hikayesi var kitabın. Annesinin yokluğuna bir türlü alışamayan Bay C., babasından da bir o kadar nefret ediyor. Karakterin yaşadığı buhran ve psikolojisi güzel bir şekilde anlatılmış.
Yusuf Atılgan külliyatı çok az olan bir yazar, yazmaktansa kitaplardan konuşmak daha çok ilgisini çekiyormuş. Bu yazarın kitaplarına başlarken Anayurt Oteli ile başlanması daha doğru olur gibi yorumlar görsem de kitabı almış bulunduğum için Aylak Adam ile başladım. Diğer kitabını da okuduğumda yazarı daha iyi tanıyacağımı düşünüyorum.
İnstagram: instagram.com/p/CCYVUVdJW2k/?...
Mai ve Siyah’ı günümüz Türkçe’siyle okuduğum için
rahat okuduğumu söyleyebilirim. Yıllardır ertelediğim bir kitaptı, dilinin ağırlığından çok korkuyordum. Her ne kadar eski halini okumak daha doğru olsa da bir zaman sonra anlayamadığım için sıkılıp bırakmaktansa günümüz Türkçe’si ile okuduğum için memnunum. Halit Ziya Uşaklıgil’in bu kitapta romantik yönünü ortaya çıkarttığı çok belli.
Ahmet Cemil duygusal, hayalleri ve idealleri olan, şiir ve deneme yazar bir karakter. Babasının ölümünden sonra çektiği zor durumların ve Lamia’ya olan aşkının da anlatıldığı kitapta daha çok Ahmet Cemil’in memuriyet hayatından bahsediliyor.
Kitabın dili biraz ağır geldi diyebilirim. Daha doğrusu Uşaklıgil’in uzun betimleri beni zaman zaman yorsa da betimlemelerin güzelliğini düşünerek okumaya devam ettim. Okunması gereken güzel eserlerimizden biri...
Bir kutu kitap sayesinde tanıştığım bu kitap, genel anlamda fena sayılmazdı. Sürekli tekrarların olması bir ara beni sıksa da betimlemelerle kitap kendini dengeledi diyebilirim.
Yaşlı bir adam, kör bir köpek, güneş ve mısır fidesi... Kurak bir ortamda yaşlı adamın umudunu kaybetmeden yaşam mücadelesi vermesi...
Konusunu beğendiğim bir kitap oldu, yazarın betimlemerini sevdim ama bir süre sonra hadi artık bitsin dediğim de bir kitap oldu. Çok ortadayım beğenip beğenmeme konusunda. Yine de akıcı bir kitaptı, büyük bir beklentiye girmeden okumanızı tavsiye ederim.
Yaşar Kemal’den ilk okuduğum kitap Sarı Sıcak’tı. Sonrasında okuduğum kitap ise İnce Memed oldu. İki kitapta da betimlemelere hayran kaldım, karakterlerin sağlamlığı da beni büyüledi. Değirmenoluk köyünü hayal etmek, diyalogların arasında gidip gelmek çok kolay oldu.
Kitabı üç günlük bir maratonla okudum ama daha kısa zamanda da okunabilecek bir kitaptı. Kitabın akıcılığına kendimi bırakmak, konuya adapte olmak hiç de zor olmadı. Dört kitaptan oluşan bu seriyi kısa zamanda bitirmeyi hedefliyorum.
İnce Memed daha küçük yaşta yaşadığı köyün düzenine baş kaldıracak kadar cesur bir çocuktu. Babası vefat etmiş, annesiyle beraber yaşayan Memed hem adaletli hem de içi tertemiz bir delikanlıdır. Köyün zalim ağasına baş kaldırarak eşkiyalığa soyunur ama bildiğimiz eşkiyalardan olmayacaktır Memed. Hatçe ile yaşadağı aşkı da beraberinde okuyacağınız keyifli bir roman. Tereddüt etmeden okuyabileceğiniz muhteşem bir eser, tavsiye ederim.
Okuduğum en zor kitaplardan biriydi. Eğer Yunan mitolojisini ilgi duyuyorsanız sevebileceğinizi düşünüyorum. Yazarın anlatımı beni çok zorladı, bir ara kitabı yarım bırakmayı bile düşündüm ama kendimi zorladım.
Troya Kralı’nın en güzel kızı olan Kassandra bir kahindir, geleceği görmesine rağmen kimseyi kendine inandıramamaktadır. Troya Savaşı’nın sonuçlarını bilmesine rağmen kimseyi inandıramadığı için mecbur olanları izlemekle yetinir.
Konuya bir türlü hakim olamadım. Karakterleri aklımda tutmakta da çok zorlandım. Konusunu çok sevmiştim aslında, çok severek okuyacağımı düşünüyordum. Maalesef yanılmışım.
Bir kutu kitap sayesinde tanıştığım bir yazardı. Monroe ‘nun hayatının kısa bir özetini okurken hem sanat hayatını öğrendiğim hem de geçmişiyle ilgili çarpıcı bilgiler edindiğim bir kitap oldu. Biyografi türünde olan bu kitap beklediğimden daha iyiydi. Okurken hiç sıkılmadım aksine sayfaları çevirdikçe merakım arttı. Okunmaya değer...
Kişisel gelişim kitaplarını okumak pek tarzım değildir. Arada böyle kendimi zorlarım ve şans vermeye çalışırım. Kitabın adına bakıp aldanmayın. Mark Manson hiç bir şeyi kafanıza takmamaktansa neyi takıp neyi takmayacağınızı seçmenizi öneriyor. Güncel örnekler vererek her zaman pozitif olmaya çalışmak sizi mutlu yapmaz aksine sonrasında daha büyük sorunlara yol açabileceğini savunuyor. Okurken biraz sıkılsam da bazen böyle kitaplar okunabilir diye de düşünüyorum ama okumam gereken güzel kitaplar varken çok da gerekli değil aslında. Almışken okumuş olduğum bir kitap oldu, okumasam da olurmuş.
Oğuz Atay’dan daha önce Bir Bilim Adamının Romanı’nı okumuştum. Çok küçükken okuduğum için ağır gelmişti doğrusu. Şimdi ise tekrardan başlıyorum yazarın kitaplarına ve ilk kitabım Oyunlarla Yaşayanlar.
Etkilenmemek elde değil! Eğer tiyatroyu sevmiyorsa bence bu kitabı okumalısınız, sevdireceğine eminim.
Erken yaşta kendi isteğiyle emekli olmak isteyen Coşkun öğretmenin hayatından kesitler görüyoruz bu kitapta. Öğretmenliği bırakıp tiyatro oyunları yazmak isteyen Coşkun bu konuda çok istekli olsa da eşi onunla pek de aynı fikirde değil. Oyun içinde oyun. Gerçekle, oyun birbirine girmiş durumda ve o bu durumdan oldukça memnun. Yer yer şakalar, eleştiriler göreceğiniz bu eser okumaktan pişman olmayacağınız bir eser olacaktır.
Geçmişinden kaçmaya çalışan Laptev, sevdiği Yulia ile mutlu bir hayat sürmeyi hayal eder ve Yulia'ya birden evlenme teklifi eder. Yulianın ne cevap vereceğinden pek emin olmayan Laptev'i Yulia şaşırtarak teklifini kabul eder. Güzel bir yaşam hayali kuran Laptev'i hiç de düşündüğü gibi bir hayat beklemeyecektir. Her ne kadar Yulia'ya aşık olsa da sevdiği kadın ya daha iyisi karşıma çıkmazsa diye bu evliliği kabul etmiştir.
Üç Yıl, Laptev'in bu üç yıllık mutsuz ve beklentisi dışındaki evliliği anlatmaktadır. Görüyoruz ki, evlilik müessesinde sevilmeden severken koca bir hayatı beraber yaşarken "eş" kavramı göründüğünden çok daha önemli.
Bir idam mahkumunun son gününü hayal etmek ister miydiniz? Peki son anını izlemek ister miydiniz? Peki o idam mahkumu ya sizseniz!
Derinden etkileyen bir kitaptı. Uzun bir önsözü var itiraf etmeliyim, okurken beni biraz zorladı ama sabırla okunması gerekiyor diye düşünüyorum. Sonrasında kitabın akıcılığına inanamayacaksınız.
Victor Hugo, suçluların ne yaparsa yapsın idam cezası almalarına karşı ve insanı kaybetmekten çok kazanmayı savunmuş olduğunu söyleyebiliriz. Ölüm ve yaşam arasındaki bu ince çizgiyi çok başarılı bir şekilde anlatmış.
Refet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın Türk Edebiyatı Klasikler serisinden 11. kitabı.
Refet'e başladığım an sürükleyici bir kitap olacağını anlamıştım. Okurken içim parçalandı, fazlasıyla üzüldüm ve bolca hayat dersi çıkarttım. Tam tükendim derken, işte bu sefer her şeyin sonu geldi derken hayata tutunmak için bir umut ışığının getirdiği ümitlenme duygusunu hepimiz hissetmişizdir diye düşünüyorum. Eğer gelmediyse de bu kitaptan büyük dersler çıkaracaksınız ve bir gün (maddi ya da manevi) zor zamanlar kapınızı çaldığında aklınıza Refet ve annesi Binnaz gelecektir, buna eminim.
Bu kitap, Refet ve Binnaz'ın yaşadığı zorlukları ve bununla beraber bu zorlukların üstesinden nasıl geldiklerini anlatıyor. Refet, öğretmen olmayı çok istemekte ve maddi sorunlardan dolayı okumakta zorlanan bir öğrencidir. Annesiyle beraber hem okul masraflarını hem de diğer gereksinimlerini karşılamak zorundadır. Refet'in ailesi babası öldükten sonra onlara sırtını döndüğünden bunu sadece ikisi başarmaya çalışacaktır.
Müthiş bir kitap diyerek başlamak istiyorum. Maymunlar Cehennemi'ni izlemeden önce bu kitabı okuduğum için oldukça mutluyum.
Bilim kurguyu özlediğimi bu kitapla bir kez daha anladım. Yazarın dilinin sadeliği ve sizi hiç boğmayan anlatımıyla yepyeni bir dünyaya açılıyorsunuz. Aslında yepyeni bir gezegene! Bu gezegende her şey tersine dönmüş durumda, maymunlar insan, insanlar maymun konumunda.
Gelişen olayların, yaşanılanların verdiği merak duygusuyla kitabı elinizden bırakamayacaksınız. Kendinizi yormadan okuyabileceğiniz bir kitap arıyorsanız; Maymunlar Gezegeni doğru seçim! Çok severek okudum, kitabın sonunda beklemediğim bir sonla karşılaştım."Yok artık!" derdirten kitapları özlemişim. :)
2020 yılında okumak için kendime Zülfü Livaneli’nin kitaplarından bir takvim hazırlamıştım. Ocak ayı için Arafat’ta Bir Çocuk’u seçtim.
Birkaç öyküden oluşan bu kitapta en çok sevdiğim öyküler Arafat’ta Bir Çocuk, Sıkıntılı Günler ve Üniforma oldu. Diğer öyküler bana pek bir duygu geçiremedi. Öykü okumayı seven biri olarak şunu söylemek isterim, Livaneli’den okuduğum kitaplara da bir bakınca bu kitabı pek sevemedim. Bence romanlarında çok daha başarılı.
Bunca yıldır okunduğunda hala aynı etkiyi yaratan ve kendinden hiçbir şey kaybetmeyen mükemmel ötesi bir eser... Her cümlesinde ayrı duygu barındıran bu kitabı okurken kendinizi kaptırıp kitabı bırakamayacağınız bir başlangıca merhaba deyin.
İki düşman ailenin çocukları birbirine aşık olur ve daha önce yaşamadıkları bu hissin tadını çıkarırlar. Bir aşık sevdiği uğruna neler mi yapabilir? Kitabı okurken Romeo ve Juliet’in büyüsüne kapılacaksınız!
Okurken İlber Ortaylı ile sohbet eder gibi hissettim. Her konuya yaklaşımı o kadar doğru ve gerçekçi ki beni fazlasıyla etkiledi. Kafamı kurcalayan sorulara oldukça net cevaplar aldım. Önerdiği kitap, müzik, filmler ve daha fazlasını not aldım. Herkesin okuması gereken bir kitap. Ve bir de şunu eklemem gerek, kitabı okurken İlber Hoca’nın sesiyle okumaktan kendimi alamadım.
