Yazarın serenad romanından sonra okuduğum ikinci kitabı. Genel olarak iki kitabın da bende hissettirdikleri aynı oldu. Ana hatları çok iyi ama ayrıntılar boğucu.
Kitabın konusu iyi düşünülmüş. Sizi merakla sürükleyen iki farklı olay örgüsü ilerliyor ama ne yazık ki olaylara hiçbir katkısı bulunmayan, kitabı uzatma kaygısı ile yazıldığını düşündüren ve kurguyu bölen ayrıntılar boğucu olmuş. Nedir bu ayrıntılar? Günlük yaşam aktiviteleri, gazeteci kızın uykusunun gelip anıların sürekli yarım kalması, gereksiz bazı diyaloglar,rüyalar vb. Keşke bu gereksiz ayrıntılar olmayıp 50 sayfa kısa olsaydı çok daha etkileyici bir kitap okurdum gibi hissediyorum.
Kişi ve mekan betimlemeleri yetersiz geldi. Ne mekanları ne de kişileri gözümün önüne getirebildim.
Kitaptaki bazı yerler başka kitapları anımsattı. Ahmet’in davranışları Camus’un Meursault karakterinin, hapishane sahnesi Zweig’ın Satranç kitabının benzerleri gibiydi. Bir de etkileyiciliği yanına dahi yaklaşamasa da Ahmet’in Olga’yı ilk gördüğü sahne ,Kürk Mantolu Madonna portresinin ilk görüldüğü sahneyi hatırlattı.
Tüm negatif düşüncelerime rağmen merak duygusunu yüksekte tutan ve kurgusu iyi bir kitap. Bu yüzden de kitabı bırakamayıp 1 günde bitirdim. Okunmalı mı? Neden olmasın