Ressam, arkeolog, müzeci ve yazar kimliklerinin yanında bürokrasideki
başarısı, diplomatlığı, yöneticiliği ve bilim adamlığı ile de dikkati çeken Osman
Hamdi Bey’i daha yakından tanımamızı ve yaşadığı dönemi anlamamızı
sağlayan biyografik bir roman.
Osman Hamdi Bey’in arkeolojiyle ilgili yanı Müze-i
Hümâyun müdürlüğüne getirilmesi, böylece Türk müzeciliğinde yeni bir
dönemi başlatmasıdır. Ardından da müze müdürü olarak birçok kazı yaptırmış
olması önemlidir. Bazı kazıları kendisi yöneterek ilk Türk arkeoloğu olarak da
adını duyurmuştur. Osmanlıda ilk resmi kazı yapan kişidir. Eski eserlerin devlet
malı olması ve yurt dışına götürülmemesi esasına dayanan yeni Âsâr-ı Atîka
Nizamnâmesi’ni 1884’te çıkararak uygulamaya koymuştur. Bu nizamnâme
Türkiye’de yürürlükteki tek eski eser yasası olarak 1973’e kadar önemini
korumuştur.
Paris’e Hukuk eğitimi almak için gidip ressam olarak dönen Osman
Hamdi Bey’in tiyatro yazarlığına, müze müdürlüğüne, güzel sanatların
kurulmasındaki öncülüğüne ve müdürlüğünü yapmasına, kazı başkanlıklarına,
belediye başkanlığına uzanan yaşam hikayesini öğrenmek; Batılılaşma yolunda
olan muhafazakar bir toplumda eğitici rolü üstlenmenin kaplumbağa terbiye
etmeye benzediğini kendi fırçasından çıkan dünyaca ünlü tablosuyla çağının
ötesine taşıyan bir aydın olduğunu kavramak için bu kitabı okuyun. Seversiniz.