Her sözün tamamlanmasına ihtiyaç yoktur...
Duymak isteyen, duyar; yanında olmak isteyen yanındadır...
Şimdi tüm umutlarıma gözlerini ekiyorum...
Bu yağmurlar sadece sana; çisil çisil kalbimden kalbime aksın diye...
Okyanussa gülümsemen beni orya gömsünler...
Gözlerimi kapattığımda perde olan gözlerin; an be an boğuluyorum orda nefesim kesilircesine...
Var olan herşey de; herşey'den azsın...
Eksildikçe ömrümden eksilenim; tamamlanamadığım...
Noktası, virgülü imla hatası zaman ve uçsuz sonsuzluk...
Aldığım her nefes de hece hece ismin kısık ve uçurum...
Gözlerim kapalı atlamak gibi gökdelen olan bakışlarında kaybolduğum...
Evet! Ölümsüzlük..adı olan sevginin...
Dudağımdaki susuzluk gibisin, sadece sana susuyorum...
Şimdi Nisan'dayız; sanmaki yağmurlar susuzluğunu giderir...
Ömrüm, ömrünle tamamlanınca anca bu çöllük halim bitecek...
Yeniden hayatım can bulacak firdevs cenneti bakışlarında...
Her nefes de onu alıp veriyordum; o ise bu kadar hücrelerimdeyken gitmemi bekliyordu...
Kalan miydi giden mi suçlu? Kalan unutamadığı için tutkusunun adı takıntı olmuştu; giden ise bu kadar büyük sevgiyi taşıyamadığı için gidiyordu...
Sözün özü şu ki az seviyorsan seni seviyorum demeyeceksin; kalanın hakkına girmeyeceksin...
Sensiz olduğum her an niyetliyim...
Bilmiyorum ne zaman bitecek sensizlik orucum...
Birgün inanıyorum o an gelecek ve işte o zaman bakışlarında iftarımı yapacağım..
O zaman sen gör içimdeki ramazanı nasıl sen dolu...
Bayram işte O'dur ki benimle tüm Ramazanları geçireceğin bir ömür...
Gecenin içinde gözlerini arıyorum..
Sonra gece beni içine alıyor ve ben yine sana esir kalıyorum..
Sabahlıyorum dinmek bilmeyen arzularla..
Lugatımda bir tek sen, sayıklıyorum hece hece ismini..
Ve seni buluyorum dualarımda..
Gökyüzüne beraber bakmalıydık şimdi....avuçlarımızı ısıtan kahvemzi yudumarken yarını konuşmalıydık...sadece sen ve benli yarınlar...gözlerimiz gözlerimize perde olmalıydı ve ortak bir dilek tutmalıydık, adı mutluluk olan...sonsuz olan.