Ayşe Yrdsv
Ayşe Yrdsv
@Gokyuzunmavisi
Ütopik*
@_mavikitapgkyzu
Sosyolog
Osmaniye
92 reader point
Joined on June 2020
Okuma Hedefleri
Nasıl başlasam diye düşündüğüm bir inceleme oldu. Çok üzüldüm. İnsan, diğerleri tarafından yargılanabilme hakkını, onlara kendisi veriyor bunu çok iyi anladım . Sürekli aşağıda hissetmek seni gerçekten o konuma düşürüyor. Açlık yüzünden kalkıştığı eylemle bir ömür sefalet yaşayacak olan Jean Valjean. Sırf toplumun kendisine biçtiği ceza yüzünden farklı kimliklere bürünüyor. Bazen ne kadar acımasız olabiliyoruz dedim kendi kendime. Yargılamakta üstümüze yok! Çaresizlik, sefalet, acı, isyan... kitapta iliklerinize kadar hissedebileceğiniz duygular. Peki kaderin bunlarda ne kadar payı var? Yeniden toparlanmaya çalışan, iyi olmaya çabalayan birisini toplum ne denli düşürmeye çalışabilir? Yok arkadaş yok. Bu insanoğlu 1800 lerde neyse şimdide aynı. Aynaya bakınca kendimizi değilde hep itelenmiş kişileri görmekte ısrar ediyoruz...
Kitaba şöyle bir gelecek olursam. Javert, Thénardier ve Cosette üçlüsü arasında gidip gelen, sürekli bu insanlarla karşılaşan koca yürekli Jean Valjean. Javert, ne illetmişsin be kardeşim! Bütün kitap boyunca elime geçsen ben öldürecektim. Thénardier, yalakalık abidesisin. O kadar tanıdık geldin ki... Cosette, Jean Valjeandan sonra en masum karakter sendin. Sonun güzel oldu. Annen Fantine' in aksine..
Devrim, cumhuriyet, monarşi, çalkantılı bir dönem. En son İki Şehrin Hikayesinde karşılaşmıştım bu olaylarla. Waterloo savaşı ilginç bir birikim sağladı bana. Güzeldi. Kısaltılmış halinden sonra iyi geldi.
Mükemmel ötesi bir romandı. Felsefe tarihi üzerine yazılmış. Bu nedenle felsefeyle ilgilenmek isteyenler için bir giriş romanı diyebilirim. Bazı şeyleri ders olarak görmeme rağmen, bu kitapla kafamda oturttum. Kendine has bir kurgusu ve şaşırtmacaları vardı. 15 yaşına değecek olan Sofie'ya gelen 'kimsin sen?' yazılı bir kağıtla başlıyor serüvenimiz. Sevgili yazarımız şöyle diyor; Bütün gerçek filozofların gözleri hep açık olmalı. Hiç beyaz karga görmemiş olsak da, aramayı sürdürmeliyiz. Günün birinde, benim gibi bir şüpheci bile daha önce inanmak istemediği bir olguyu kabul etmek zorunda kalabilir. Bu olasılığın kapısını açık tutmasam, dogmatik biri olurdum. Gerçek bir filozof olmazdım o zaman."
Keyifli okumalar
Hadot. Dünyanın ve içindekilerinin aynı zamanda kendisinin varlığının sıkıcı gelmesi üzerine felsefeye yöneliyor. 'Herşeyi benimse' mantığıyla hareket eden yazarımız, Romain Rolland'ın 'Okyanus hissi' tabirinden yola çıkıyor. Şimdiyi yaşamak. Tek bir anın 'şimdi' olduğunu varsayarak yaşamak. Gerçekten de Yaşam için felsefe amacıyla yazılmış bir kitap dedim. Röportaj şeklinde oluşturulmuş. Sıkılmayacağınızı garantiliyorum. Keyifli okumalar
Reader Follow Recommendations
Hani 'Kitaplar nadiren yazarlarından daha uzun yaşarlar" sözü vardır ya. Sevme Sanatı da bu kalıba giren kitaplardan birisi diyebilirim. Ben yazarın 'Sahip olmak ya da olmamak' kitabını okumuştum. O da güzel şeyler kattı. Ama Sevme Sanatı günümüz problemlerine ışık tutmuş. Kapitalizmin getirdiği 'pazar alışverişi' kavramının sonuçları... Erich Fromm' a başlamak isteyenler şiddetle tavsiye ederim. Sağduyu, şevkat, gerçekçilikle dolu bir kitap. Arkadaşlar 'Sevgi İnsanın var oluş sorununun yanıtı!"
Selamlar. Kinik felsefesini hep merak etmişimdir. Sıkılmadan bu kitapla başlayayım dedim. Iyi de yapmışım. Tavsiye ediyorum. Kitabımız Antik alıntılardan oluşmuş. Çünkü baş kahramanları Antisthenes ve Diogenes'in eserleri maalesef ki günümüze ulaşamamış. Bu nedenle toplanılan alıntılar bu kitapta birleştirilmiş. Güldürdüğü kadar sinirlendirdi de beni. Çok fazla tartışmaya açık yerler buldum. Yine Antik Yunan'ın kadınları aşağılama değersiz varlık olarak görmeleri burada da karşımıza çıkıyor. Kinik felsefe insanın kendi kendine yetebilmesi, tamamen doğanın verdikleriyle. En büyük hedefleri erdem. İnsanın hayatının amacı erdem olmalıdır diyorlar. Antisthenes, Diogenes'in hocası bir bakıma kinik felsefesinin kurucusu diyebiliriz. Bilgelik, bağımsızlık, hakikat ve konuşma özgürlüğü kinik felsefesinde ana kavramlar. (Kadınların değersizleştirildiği bir toplumda bağımsızlık ve konuşma özgürlüğünün nasıl vücut bulabileceğini sorgulamadım da değil.) Kendini bilmek insan hayatının en zor şeyi olarak kabul edilmiş. (Buna sonuna kadar katılıyorum.) Diogenes asla çekincesi, korkusu olmayan bir kinik. Bu yönüyle en çok hoşuma giden fragman Büyük İskender ile girdiği diyalog oldu. Bir gün Diogenes güneşin altinda uzanırken yanına Büyük İskender gelir. Ona 'Bir şeye ihtiyacın var mı?' Diye sorar. Diogenes doğrulur ve 'Şimdilik güneşimden çekil.' cevabını verir. Bunun üzerine dostlarına Büyük İskender der ki ' Eğer İskender olmasaydım Diogenes olurdum.'
En son bölümde Diogenes Felsefeyi tanrılaştırmış ve filozofların insanlar tarafından hor görülmelerini ona şikayet etmiş..
