“Neyse hayat yine de güzeldir!!!” Diye bitiriyor sözlerini Zelda.
Ve ‘bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazmaya’ devam ediyor.
“Keşke benim de karşımda her zorluğa rağmen dimdik duran ve beni sevebilen biri olsaydı. İnsan tek başına dağ olamıyor bazen.”
Sezen Aksu şarkıda; “Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar, zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor.” dedikten sonra, “Ama fazla da üzülme hayat bitiyor birgün.” diye ekliyor. Acıyı da hüznü de kararında yaşamayı ne de güzel öğretiyor. Acıdan geçmeyi bilmeli insan.
Fransızca'da “Damnant quod non intelligunt" diye bir cümle var. “Anlamadıkları şeyi suçlarlar" manasına geliyor. Bunun hakkında sayfalarca yazmak isterdim ama Peyami Safa iki cümleye sığdırmış: “Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır çünkü anlarsan değişmen gerekir.”
İnsan, çok üzüldüğünde ya da psikolojik olarak çok uyarıldığı zamanlarda ağlayamaz. Gırtlağına bir yumru oturur, konuşamaz. Can Yücel şu dizeyle açıklıyor bunu: "Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, neden hiç ağlamadığını anladım.”
"Bir insanı hayatından çıkartmak diş çektirmek gibi. Dişin çekildiği zaman rahatlarsın. Ama dilin yüzlerce kez dişinin eskiden olduğu yere gider. Artık canını yakmaması fark etmeyeceğin anlamına gelmiyor. Bir boşluk bırakıyor bazen kendini onun eksikliğini hissederken buluyorsun.Bu durum biraz sürüyor, ama zamanla geçiyor. Dişi çektirmeyip de bıraksa mıydın? Hayır, çünkü canını çok yakıyordu. Seni mutsuz eden her insanı da böyle aniden çıkartabilirsin. Yokluğuna alışman zaman alır, ama alışırsın. İnsan, her şeye alışır. Canının yanmasına müsaade etme."