Modern toplumlarda bu bozulma her yerdedir. Bu toplumlarda selçilim yok edilmiştir. En azından Darwinci anlamda "doğallıkla" bir ilgisi kalmamıştır. Bizim toplumlarımızda, bir seçilim halâ etkisini gösteriyorsa, "en uygun olanın yaşamda kalması", bu "en uygun" olanın kalıtımsal açıdan yaşamda kalmasını, diğer
bir deyişle soyunun daha çok yayılmasını sağlamaz. Tabii ki zeka, hırs , cesaret ve hayal gücü modern toplumlarda hala başan etkenleridirler; fakat bireysel başarının etkenleridirler, evrim için tek geçerli olan kalıtımsal başarının değil. Tam tersine.
Herkesin bildiği üzere, istatistikler zeka katsayısı (veya kültür seviyesi) ile çiftierin ortalama çocuk sayısı arasında ters orantılı bir ilişki olduğunu gösterir. Buna karşın, aynı istatistikler eşler arasında zeka katsayısı açısından çok güçlü doğru orantılı bir ilişki gösterir. Bu göreceli değerlere göre kendini en yüksek kaltımsal gücü göre sınırlamaya çalışan elit bir tabakanın yavaş yavaş oluşabilmesini sağlayabilecek tehlikeli bir durumdur. Hatta dahası: yakın bir zamana dek görece "ileri" sayılabilecek toplumlarda bile, sırf fiziksel açıdan değil de entellektüel açıdan da en az uyum sağlayabilenler doğrudan ve acımasızca yok ediliyordu. Çoğu ergenlik yaşına bile ulaşamıyordu. Bugün bu kaltımsal açıdan sakat olanların çoğu çoğalabilecek kadar uzun bir süre yaşayabiliyor. Türün bozulmasına karşı kaçınılmaz olarak onu korumaya yönelik çalışan doğal seçilim mekanizması, bilginin ve sosyal etiğin sayesinde artık en ağır bozukluklar dışında eskisi gibi çalışmıyor.