Yanında götüreceğin hiçbir şey kalmadı
Ellerindeki kader çizgilerinden başka
Ey, dinle, hayatın son sözü şudur ki sana
-Her mecnun yine bir çöl bulur kendine
Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
adını bilmediğimiz dostlar kalır yalnız
yüreğimize alırız onları, ısıtırız
gardiyan olmayız kendi ömrümüze her akşam
Zulüm, yağmur gibi yağarsa artık
"Dur" diyen olmuyor
Katliam sürekleşince görünmez oluyor
Acılar çoğaldıkça durmadan
Ve dayanılmazsa artık
Çığlıklar duyulmaz.
Yaz yağmuru gibi.
hiç bir şey tutmazdı,
verdikleriyle beslenirdi. Ve bazan hiçbir şey
kalmayınca elinde avucunda, kapandı gözlerini,
bekleyerek kendinden daha büyük bir şeyi bulmayı,
vermek için.
İşte o zaman duyardı kendi olduğunu.
<Bir kırlangıç, işte bir kırlangıç, bir kırlangıç> diye bağırdı
herkes tek ses halinde, en zıtlar bile bağırdı <Bir kırlangıç> diye. Ve birden,
hepsi sustu, kendilerini yapayalnız ve ötekilerden
kopmuş hissederek, özgürmüş gibi,
süreyle birleşmiş gibi,herkesin olan bir yalnızlıkta. Ve
o zaman
anladılar ki yalnızlıklarıdır biricik özgürlükleri, ama o da (gözle görülmese de) korunmasızdır, yararlanabilir,
binlerce tuzak ortasında yapayalnız.