Gerçi hür olmak herkesin hakkıdır ve bunun için, hakiki hürriyetçiler, hürriyetçi olmayanlara karşı da geniş davranılmasını isterler. Fakat, bunların hiçbir zaman elleri, ayakları bağlı olduğu halde kurbanlık koyun vaziyetine razı olacakları asla kabul olunmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki, bazı insanlar istikbali, mazinin arasında görmekte ısrarcıdırlar. Bunlar, alakamızı kestiğimiz ananelere karşı behamal, sadakatin iadesini isterler.
Bu gibi insanlar, kendi itikat ettiği gibi itikat etmeyen kimseleri istedikleri gibi ezemezlerse, kendilerini cenderede hissederler.
Şüphesiz ki, fikirlerin, itikatların başka başka olmasından, şikayet etmemek lazımdır. Çünkü, bütün fikirler ve itikatlar, bir noktada birleştiği taktirde, bu hareketsizlik alametidir, ölüm işaretidir.
Arapça öğrenemedikçe, Allaha ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti bir çok asırlar, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta, bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler.
Bu görüşü size, aziz İstanbul halkına, sekiz sene evveline kadar içinde yedi evliya kuvvetinde bir heyula tasavvur ettirilmek istenilen bu sarayın içinde söylüyorum. Yalnız artık bu saray, Allah'ın gölgelerinin değil, gölge olmayan, hakikat olan milletin sarayıdır.
1 Temmuz 1927
Her ikisi de yanlıştı. Panislamizim fikri, asırlar önce Viyana kapılarında, Türklerin Avrupa'daki ulaştıkları en kuzey noktada öldü. Panturanizm de, Doğu ovalarında mahvolup gitti.
20 Ekim 1923
Biz ise inkilabımızın üçüncü senesindeyiz. Kimse iddia edemez ki, bu inkilap da bir tepkiye maruz kalmayacaktır ve bunu her zaman varit görmek ihtiyatlı bir hareket olur. Bu üç senin akıttığı kanların kifayet için tepkileri doğduğu yerde boğmak lazımdır.
15 Ocak 1923