Adı sosyal ikilem olan bu belgeselde sosyal medya kurucularının dilinden ne amaçla kurulduğu ve sosyal medya seyrinin ne noktaya geldiğinden bahsediyor.Sosyal medyayla yapılan algılardan bu algılara maruz kalan insanların ne tür düşüncelere yöneldiğinden ,yanlış bilginin nasıl hızlı yayıldığından ve bu sistemlerin algoritmasindan bahsediyor.Benim dikkatimi çeken nokta kurucuların çocuklarına ciddi sosyal medya kısıtlaması getirdiği ve sosyal medyayı kendilerinin de kısıtlı kullanmaları yada hiç kullanmamalarıydı.
Evlat özleminin yakıp kavurduğu bir dönemden geçen çiftin yıllar sonra kucaklarına oğlan çocuğunu almalarıyla gonullerine su serpilmesiyle başlar hikaye . Beklenen bebek Kays dır. Kendini çöllere attıracak sevdası Leylayla mektepte tanışır.Uzaktan sevmenin acısının ağrısı daha ilkokulda çekilmeye başlanmıştır.Leyla ile Mecnun kavuşamayanlarin yada daha doğrusu kavuşmalarını ahirete bırakanların hikayesidir.Yalnızlığın sancısında Mevlasını bulanların "ben" lik aleminden hiç olma alemine intikali anlatılır ve bu anlatımı o kadar güzel okuyucuya yansıtabilmiştir ki yazar okurken adeta hikayenin kahramanı gibi hissedersiniz.Gunumuz popüleritesine göre aşk kavramını tekrardan sorgulatıp aslında ne kadar benliğine hitap eden bir duygu olduğunu gösteriyor.Okurken aşka kendini fazla kaptırmış olan Mecnun'a
Leyla ile Mecnun yerine göre yapma bu kadar Mecnun abartmıyormusun derken Mecnun'un dilinden ulvi bir cevapla karşılaşmanız an meselesi .Aslında mesele Leyla değildi mesela Leyla kisvesinde Allah aşkını tadabilmekteydi.
Tevfik ve inayetle....