Bu dünyada insanların en korktuğu şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazan o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına gitmesine izin vermiyorlardı.
... Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı.
...Ama bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur. Macera ise büyük bir ibadettir; çünkü O'nun eserini tanımanın başka bir yolu olduğunu görebilmiş değilim.
"Velev ki alıştın... neye yarar? Güvenli de olsa, insan bir yere ait değilse eninde sonunda terk etmeli orayı" diye karşılık verdi yüreği. Ve dedi ki: Bazen en alışkın hissettiği yer aslında en az ait olduğun yerdir.