Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hande

Ne hale düştük, dedi, bize okunanı dinliyoruz, Benim bir şikayetim yok, sonsuza kadar bu halde kalabilirim, dedi koyu renk gözlüklü genç kız, Ben de yakınmıyorum, sanırım artık yalnızca bu işe yarayabiliyoruz, bizden önce var olmuş bir insanlığın öyküsünü dinliyoruz, içimizde gözleri hâlâ gören birinin sayesinde, onunkiler son gören gözler, günün birinde bu gözler de kör olursa, ki bunu düşünmek bile istemiyorum, bizi o insanlığa bağlayan iplik kopmuş olacak, uzayda birbirimizden uzaklaşacağız sanki, sonsuza dek, herkes bizim gibi kör olacak...
Reklam
Ne tuhaf günlerden geçiyoruz, her şeyin düzeni tersine döndü, dedi, çoğu zaman ölümü simgeleyen bir şey şu anda birinin hayatta olduğunu belirtiyor, Böyle mucizeleri yaratan ellerin yanında daha büyük mucizeler yaratan eller de var, dedi doktor, Zorunluluk çok şey yaptırır, sevgilim, dedi karısı.
...sorunun yanıtını bulamadı, yanıt hep ona ihtiyaç duyulduğunda gelmez akla, çoğu kez de beklemek verilebilecek tek yanıttır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...hayattaki her şey gibi, zamana zaman tanırsanız her şeyi çözümler.
Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. Gören körler mi? Gördüğü halde görmeyen körler.
Reklam
Ne iyilik süreklidir ne kötülük, ya da daha edebi bir ifadeyle, ne mutluluk sonsuza dek sürer ne de mutsuzluk, bu yüce özlü sözleri yaşamın ve kaderin bahtsızlıklarından geçerek öğrenmeye zaman bulanlar söylemişlerdir, körler ülkesinin koşullarına taşındıklarındaysa bunları şöyle okumak gerekir, dün görüyorduk, bugün görmüyoruz, yarın yine göreceğiz, cümlenin üçüncü ve son kısmında hafif bir soru vurgusu vardır, sanki akıl yanıtın olumlu mu olumsuz mu olmasına, cümlenin umut verici bitişine tereddütlü bir mola eklemeye son anda karar verecekmiş gibi...
Hande

Hande

, bir kitap okudu
192 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Sol Ayağım
Sol AyağımChristy Brown
8.4/10 · 78,8bin okunma
Gözlerimin önünden bir perde kalkmış gibiydi, beni uzun zaman şaşırtan ve baba büyük acılar veren bazı şeyler için sonunda bir anahtar bulmuş gibiydim.
Asla diğer insanlar gibi olamayacaksam, en azından kendim gibi olacaktım ve kendim gibi olmak için elimden geleni yapacaktım.
... Onlara rahatlıkla acıyabilirdim, çok küçük ve umutsuzdular. Korkuyorlardı. Bu yüzden, başkalarına bağımlıydılar. Ama bunu yapamadım. Çünkü acıyan bir bakışın bir zamanlar canımı ne kadar acıttığını hatırlayabiliyordum. Acımak yerine, sempati ve yakınlık duymaya, hatta garip yüzlerinin ve gergin vücutlarının arkasında yatan gerçek kişiliklerini görmeye ve hissetmeye çalıştım. Çarpık kas ve kemiklerin ötesinde hapsedilmiş zihinlerini görmemi sağlayan kardeşçe bir duyguydu bu. Hapishane parmaklıkları arkasına kapatılmış tek kişinin ben olmadığımı görmüştüm.
Reklam
Hande

Hande

, bir kitap okudu
394 syf.
10/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Ezilenler
EzilenlerFyodor Dostoyevski
8.6/10 · 18,6bin okunma
Kaderin baskısı altında ezilen daha niceleri uğradıkları haksızlığın üstüne üstüne gitmekten acı bir zevk duyarlar.
Hande

Hande

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Hayat
HayatEngin Geçtan
8.5/10 · 4.096 okunma
Anlaşılabilme umudunu tüketen insanlar, dünyayla ilişkilerini beğenilme üzerine kurma eğiliminde oluyorlar, kurtulması güç bir tuzağa düştüklerini fark edemeden. Çünkü, beğenilmeyi merkez alan bir dünya, insanın kendi içinde giderek daha sıkı kilitlenmesine ve çıkışı bulunamayan bir yalnızlığa gömülmesine neden olabilir. Dolayısıyla, kendini var hissedebilmenin tek yolu da beğenilmenin sürekliliğini sağlamaya yönelik bir hayat tarzı.
Hakikat denilen şey, aslında elimizde tuttuğumuz anda eriyip giden buz gibi kolaylıkla kaybolan bir şeydir. O halde hakikate yaklaşmanın tek yolu, tüm açıklamaları ve yorumları askıya almak olabilir mi? Böylelikle hakikati, basit ve durağan ifadelere hapsetmeden sadece ama sadece özgürlüğüne bırakmak; ayrıca geçmişte Nambaran vadisinden edip geçen rüzgar gibi hafifçe dağılıp gidecek şekilde kendi başına bırakmak, gerçeğe giden salt yol olmaz mı?
280 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.