Dışarıdan bakılınca devrim, mücadele, iş, parti gibi sözler boş ve kuru, hiçbir anlam taşımayan sözler gibi görünüyordu. Bu sözlere anlam veren de insanların inancı değil midir?
İşçi şimdi ne yapıyor biliyor musunuz? Ya köylü? Köylünün toprağını çiğnediğimiz yeter. Artık toprağı ekip biçme vaktidir. Fabrikanın bacaları tütmediği sürece köylü ve işçi eşkıyalıkla ömür tüketecek...
Hoşbeş ” kitabının ik satırlarında Berger’ın kendisi ile ilgili notları şöyle başlar: “Yaklaşık 80 yıldır yazıyorum. Önce mektup, sonra şiir ve konuşma, sonra hikaye, makale, kitap, şimdi notlar…”
Bu programda John Berger’la kurduğumuz bağ da, müziğe hatta şarkıya dair notları üzerinden olacak. “İstanbul’dan Gelen Telefon”, gazeteci yazar Yücel Göktürk’ün John Berger ile yaptığı bir telefon konuşmasından hayatla ilgili görüşlerinin yanı sıra, müzikal tercihlerini öğrenebildiğimiz bir başka kaynak.
. Bu metinlerden alıntılarla derlenmiş, araya veya okumaların arkasında yine bu metinlerde referans verilmiş müzikleri, John Berger’ın müziklerini paylaşıyorum. Umarım keyif alırsınız ve umarım Berger’ın müziklerindeki buluşmamız, ona da bir selam olarak ulaşır.
kendi düşünce dünyasında yer edinen, büyük değer atfettiği sanatçılara, filozoflara ve devrimcilere dair görüşlerini müzik eşliğinde yapılan sıcacık bir söyleşide
Yücel Göktürk'e
Keyıfli olduğu kadar tebessümü bol bir şöyleşi
Seveceksiniz biliyorum
"Biz kahramanlarımızı öyle bir severiz ki hiç anlamayız onları. Yıllar sonra kendi anlayışsızlığımızı onların hayatı sanmamız sevgimizin yaptığı bir ikinci kötülük olur"
Düşünce ve ifade özgürlüğünün sık sık kısıtlandığı bir İslam ülkesinde yaşayan bizlerse, her zamanki alışkanlığımızla hemen yakınımızda olup biten oyunu yalnızca seyretmekle, sürüp giden insan avının dış basından gelen ayrıntılarıyla oyalanmaktayız.
Bütün kitaplar insan düşüncesinin hapsedilip kilitlendiği birer hapishane hücresinden farksızdır Sergey. Mahkumdurlar buna. Görüyorsun işte, bu raflar demir parmaklıklara benzemiyor mu?
Sanat alanındaki kariyerine ressam olarak adım atar. 1940'ların başında bir dizi sergi açar. İngiliz Komünist Partisiyle ilişkiye geçer. O yılların sanat akımlarını etkileyen soyut sanata karşı gerçekçi akımı destekleyen Berger dönemin Londra sanat çevresinde büyük tepkilere yol açacak fikirlerini ortaya atar
John Berger .aynı zamnda
"Senaryo Yazarı, Romancı ve Belgesel Yazarı"
Çok yönlü dolu bir yazarın kıtabını okumk ruhende Besleyici olduğu gibi insanı farklı bir ruh halınr sevk ediyor, yada bana öyle geliyor..
O Ana Adanmış "dokuz yazısını bir araya getiriyor. Kitap, bakma ve gördüğü üzerine düşünme tutkusu olan okura, günümüzün en özgün eleştirmenlerinden biri olan yazarın temsil edici ürünlerinden bir seçki sunuyor. Berger'ın ilgisi, kent sokaklarından Robin heykellerine, gazete fotoğraflarından kitle gösterilerine kadar çok çeşitli görünümlere uzanıyor."
"Ancak ele aldığı konu ne olursa olsun yazar hayata dair yeni ve şaşırtıcı bir bakış açısı getiriyor bize..
."unutmadan
John Berger en etkili sanat eleştirmenlerinden biri olarak tanınır."
Sanata, sanatçıya ana kattığı değeri bizimle psulsds metis yayınlarına teşekkürlerimi sunuyorum