Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan Zerraki

"Spiritüel gücümüz ancak kabile öğretilerinin sınırlamalarının ötesini görebildiğimizde ve daha derin bir gerçeğin peşine düştüğümüzde gelişir."
Reklam
"Açıkarayla insan ruhu için en kuvvetli zehir insanın kendisini ya da bir diğer insanı affedememesidir. Affedememek insanın duygusal kaynaklarını devredışı bırakır."
"Ruhsallık, doğuştan gelen ve içimizde saklı olan biyolojik bir ihtiyaçtı. Ruhlarımız, enerjimiz ve kişisel gücümüz, hepsi bir ve aynı güçtü."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bütün koşullar bir anda değiştirilebilir ve tüm hastalıklar iyileştirilebilir. Yaratan, insana özgü zaman, mekan ya da fiziksel konularla sınırlı değildir."
"Enerji alanı açısından bakıldığında Julie'nin kadınlık ile ilgili sisteminde -önce yumurtalıklarında, sonra göğsünde- kanser geliştirmesi oldukça anlamlı. Hastalığı bir kadın olarak reddedilişine dair hissettiklerinin sembolik ifadesi...cinsel organlarımız biyografik enerjimizi içerirler; özellikle de insan insan ilişkileri ve dış çevremizde varoluş biçimimizle ilgili enerjimizi saklı tutarlar."
Reklam
"Beden hastalık üretmeden önce uzun süreli uyuklama hali ve depresyon gibi enerji göstergeleri oluşur ve bunlar bize yaşam gücümüzü kaybetmekte olduğumuzu gösterirler."
"Bilgi, kaçıcı, uçucu bir şeydir, ölçüye sığmaz." Elimizde tutabilmemin tek yolu zekatını vermek azizim...
"Ruhun yücelmesi, gönülden bağlı kişinin karanlıkta el yordamıyla ışığa giden yolu bulmasını sağlayan ipek bir iplik gibidir tıpkı."
"Gitmeden önce, bir insanın ideolojisini sesinin tonundan, tümcelerin gelişinden, yaptığı alıntılardan anlayabiliyordum. Döndüğümdeyse, kimin kimden yana olduğunu kestiremiyordum. Artık devrimden değil bilinçaltından söz ediliyordu."
"Aşık olma gereksinimi. Bazı şeylerin olacağını önceden sezinler insan; o sırada umarsızca bir aşk gereksinimi duyduğu için aşık olur. İçinde aşık olma isteği duyduğu zaman bastığı yere dikkat etmeli insan; aşk iksiri içmiş gibi ilk önüne gelene aşık olur. Bir maymuna bile."
Reklam
"gerçekten sen kendine güneşi aşık ettin de, onun aşkı sana insan suretinde gözüktü."
"Rüya günlük hayattan tamamen kopuk ve karakteri olmayan, ayrı bir olay değildir. Eğer bize öyle geliyorsa, bunun sebebi bizim onu anlamayışımız, yani öznel bir yanılsamadır. Gerçekte bilinç, zihin ve rüya arasındaki ilişki tam anlamıyla nedenseldir ve birbirleriyle çok zekice etkileşirler."
"Bildiğimiz gibi histerik ve normal rüyanın uykudaki bilinci arasındaki fark, histerik ve normal insanların entellektüel yaşamları arasındaki fark kadar azdır.'
"Hayatımızı arzularımızın farkına varmak için mücadele ederek geçiririz. Yaptığımız her şey bir şeylerin olmasını ya da olmamasını istememizden kaynaklanır.'
"Yetmeyüp vaslına sen Leyli-veşün bir ömrdür Men kimi Mecnûn olup sahraya düşmüş afitab' :Güneş Leyla'ya benzeyen senin vaslına erişmemiş ve benim gibi Mecnûn olup sahraya düşmüştür.' 29.gazel 5.beyit
"Havva'yı tanımadan önce sevgisi bana geldi. boş bir kalpte buluştu ve yerleşti."...bir şair
Reklam
"... Halbuki Allah, Kur'an ın hiçbir yerinde nefisten kendisine sığınmamızı emretmemiştir. Nefsin kötülüklerinden sığınma, Cuma namazında okunan hutbe de "nefislerimizin kötülüklerinden ve kötü amellerimizden Allah'a sığınırız" şeklinde geçmektedir.(yine de kitapta en beğendiğim tesbit bu kısım olmuştu)
"...ve insan bedenini harekete geçiren şey düşüncedir."
"Zihin enerjiyi yönlendirir ve yalnızca neye ulaşmaya çalıştığınızı bilmek (niyet), ellerinizin enerjilerini bedende onların desteğine ihtiyaç duyan enerjileri bulmaları için yönlendirecektir."
"bu kitabı niçin ötekilerden daha çok korumak istedin? Kara büyüye ilişkin kitapları, içinde belki de Tanrı'nın adına sövülen sayfaları neden uğrunda cinayeti göze almaksızın sakladın da, bu sayfalar için hem kendini hem kardeşlerini lanetledin? Güldürüden söz eden bir çok başka kitap var, gülmeyi öven bir çok kitap da. Niçin bu kitap içini öylesine korkuyla dolduruyordu? Çünkü onu filozof yazmıştı... Yaratılış kitabı, evrenin oluşumu konusunda bilinmesi gereken her şeyi söylüyor; ama filozofun fizik kitaplarının yeniden keşfedilmesi; evrenin donuk ve yapışkan bir maddeden yapıldığının tasarlanmasına, Arap İbn Rüşd'ün, dünyanın sonsuzluğuna neredeyse herkesi inandırmasına yetti."
"Şeytan değerli taşların dilinden görülmemiş bir biçimde nefret eder. Bu kötü hayvan, bu dilde, değişik anlamlar ya da bilgi düzeyleriyle aydınlanmış bir mesaj görür ve onu yok etmek ister, çünkü taşların görkeminde cennetten kovulmadan önce kendi tekelinde olan harikaların yankısını sezer."
"kitaplar çoğu kez başka kitaplardan söz ederler. Çoğu kez bir kitap, tehlikeli bir kitapta çiçeklenen zararsız bir tohum gibidir; ya da tam tersine, acı bir tohumun tatlı meyvesidir...demek ki kitaplık; canlı bir nesne, bir insan zihninin yönetemeyeceği güçlerin barınağı, bir çok zihinden çıkmış, onları üreten yada iletenlerin ölümünden sonra da varlığını sürdüren bir gizler hazinesi."
Reklam
"sevgi nedir? Dünyada bana sevgi kadar anlaşılmaz gelen hiç bir şey yoktur; ne insan, ne şeytan ne de başka bir şey, çünkü sevgi her şeyden daha çok işler ruha...Çünkü ruhun duyduğu sevgi bile, önceden silahlanmazsa, sıcaklıkla duyumsanırsa, sonunda yüceliğini yitirebilir ya da karmaşık bir duruma gelebilir. Ah, sevginin bir çok özelliği vardır: Ruh önce yumuşar, sonra hasta düşer...ama sonra tanrısal sevginin gerçek sıcaklığını duyar; o zaman ağlar, inler, eriyip kireç olması için ocağa atılan taşa döner; çatırdar, alevler dalar onu..."
"Eski Ahit...der ki: Kadının ölümden daha acı olduğunu anladım; avcıların kırbacı gibidir o; yüreği bir ağ gibidir, elleri bağdır. Başkaları da, kadının şeytanın barınağı olduğunu söylemişlerdir. yine de, sevgili Adso, Tanrının böyle kötü bir varlığı ona bazı erdemler bağışlamaksızın yaratmış olabileceğine kendimi inandıramıyorum. Tanrı'nın ona birçok ayrıcalık ve ayrıcalık nedeni bağışladığını düşünüyorum elimde olmaksızın; bunların en azından üçü çok iyi ayrıcalıklar. Gerçekten de Tanrı erkeği bu aşağılık dünyada çamurdan yarattı; kadınıysa daha sonra, yeryüzü cennetinde ve daha soylu bir insan maddesinden yarattı. Onu Adem'in ayağından veya bağırsağından değil, kaburga kemiğinden yarattı."