Ben kitabın ortalama puanını gördüğümde şaşırdım açıkçası. Tahmin ettiğim incelemeleri de gördüm; ama kitabı yazıldığı döneme göre değerlendirmek lazım ki o dönemde kadınların en büyük başarısı zengin bir koca bulup insanların konuştuğu bir evlilik yapmak.
Benim beklentimi karşılamayan yanı, aman aman bir aşk yoktu. Oluversin madem gibi. Karakterlerin aşklarını daha yoğun yaşadıkları bir dönem olsaymış daha güzel olurmuş.
Akıcı bir kitap, bir de dönem kitaplarını sevdiğimden hızlı bitirdim ben. Okunur bence, güzel.
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202375.8k okunma
İnsan gösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir. Gurur daha çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda başkalarına ne düşündürtmek istediğimize.
Wulf Dorn’un yeni kitabının Türkçeye çevrildiğini öğrendiğimde o kadar mutlu olmuştum ki…
Bütün kitaplarını okudum, bu kitabı Travma ve Hain Yüreğim ile aynı tadı bıraktı bende; artık bu 3’ü en az sevdiğim kitapları.
Kitap asla kötü değil, çok akıcı, hızlıca okunuyor ama herkes için muallakta olan bir konu olduğu için inandırıcılığı az; en güzel yanı bu muallaktaki konuyu bile çok güzel gözünüzde canlandırabiliyor, yaşıyormuş gibi hissettiriyor yazar. Bu da onun başarısı.
En güzel kitaplarını okuyanları tatmin etmese de, okunabilir bence. Keyifli okumalar.
Herkes ne çok yalan söylüyordu. Sürekli yalan söylüyorlardı. Karılarına, kocalarına, çocuklarına, akrabalarına, komşularına,patronlarına, çalışanlarına. Yakalandıkları zaman da utanmıyorlar, inkâr ediyorlar ya da yeni bir yalan söylüyorlardı.
Spoiler içerir!
Zaman geçiyor, şehirler değişiyor, bazen bir karakteri gerçekten anladım derken, anlamamış olduğunu farkediyor insan.
Kitabı hep Lenù’nun ağzından okuduğumuz için Lina hep kötü karakter gibiydi, ya da kendisi, kendisini onun kadar kötü olarak görmüyordu, bilemiyorum.
Aklımı en çok kurcalayan soru, insan aşk için nelerden vazgeçebilir?
Ne kadar empati kurarsam kurayım bunun cevabı asla, bu dünyaya gelmeyi kendileri tercih etmeyen çocuklar olmadı, olmamalı. Lenù’nun en çok anneliğinden nefret ettim. Çocuklarını bırakıp, karaktersiz bir karakter Ninoya koşması, kendisinin bir kadın bir yazar olarak sürekli annelikle savaşması,kitap yazarak kendini Linaya kanıtlamak isterken, çocuklarını bu kadar sevgiden mahrum bırakması, farkında olduğu halde hem de, çok üzücüydü. Kendisi, varoluşunu yazabilmesine borçlu olduğunu düşünüyor, hep kadınların fedakarlık yapıp erkeklerin izin verdikleri kadar toplumda var olabildiklerini düşünüyor, haklı da ama bu durumda kenara bırakılan ilk şey çocuklar mı olmalı? Bunlara rağmen işin sonunda kendinin de iyi bir anne olduğuna karar verdi. Bütün anneler, kendince sevip kendince elinden geleni yaptı kitapta ama hep aynı anne-kız ilişkisi yaşandı.
Pietro’nun da dediği gibi, çocukları “sürekli sevgiden” mahrum bırakmamalı.
Sonu biraz fazla uzatılmış; ki benim 1 puan kırma sebebim.Siyasi gelişmeler, ilişkiler, duyguların anlatımı güzeldi.
Kesin görüşleri olan okurlara tavsiye edebileceğim bir seri değil. İyi okumalar..