Karalamak mi hayatı, yazıya geçirdiğin duygularını hissetmek.. Kırıldığımın farkındayım zerresinin her acısını hissediyorum kullanılmışlıklarda..
Sadece düğüm olmuyor soylemek istediklerinin sarfiyatı.. Taş gibl sert ve ağır oluyor güvensizliğin sesinin söylencesi..
Yoruldum, bıktım .. vb.şeyler demek bile yıllanmış geliyor ki.. Çünkü bugünüm değil ki beni kendimle savaşa sokup mühimmatsız koyan duygularının yansıması..
“ Napsam?” diye sorasım var canlılık nitelgi gösteren varliklara, yalniz bakıyorum ki cansız olan ben ve kendimmişim meğer..
Yazım, kafamızdakiler kadar çirkin, kalemimin ucu gerçekler kadar net harflerlerin birleşmesiyle oluşan cümleler kadar kağıtta iz bırakır bu gece..
Sahi ‘iyi olmak’ nedir ? her sorana beni, bunu derim. Anlamına vâkıf olup hayatımdan ırak olan bu cümle düşündürür toz tutmuş yaşanmışlıklarin hatıralarını..
Ölmek sadece kanın dolaşması mı vücutta Yoksa unutmak da öldürür mü gülüşleri sahipleriyle..?
Ölmek kafa kurcalar çoğu zaman tercih konu olur ölümde.
Duygularım ölse nasıl olur acaba?
Mesela kırdıklarında üzülmesem kalbimi ya da acımasa dalıp gidince elimi kesen bıçağın yarası..
“ Dalıp gittiğin mi acıtır canını yoksa bıçağın kesiği mi?” demek geçti içimden ,affola, daha yazsam sayfa dolar, daha yaşasam ruhum acır ‘susmak’ olsun mu geceye düşülen dip notum?
:)
+olsun…