Nazım Hikmet'in arandığı günlerden biridir yine. Fakat Piraye'sini çok göreceği gelir ve çok güvendiği bir arkadaşıyla Piraye'ye Gülhane parkındaki ceviz ağacının altında buluşmak istediğini söyleyen bir mesaj yollar. Ama arkadaşı bu mesajı hem Piraye'ye hem de polislere haber verir. Nazım Hikmet orada polisleri görünce hemen ceviz ağacına tırmanır. Piraye de gelir fakat hiç bir şey yapamaz çünkü Nazım'ı ele vermek istemiyordur. Zaten farketmez de. Ama Nazım hiç bir şekilde haber veremez. Orada Nazım yukarıda, Piraye aşağıda ve polisler etrafta saatlerce beklerler. O sırada Nazım yanından asla eksik etmediği kağıt kalemini çıkarır ve şu satırları yazar;
############################
Başım köpük köpük bulut
İçim dışım deniz
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.