Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Heaventree

Mücadele etmeyi, zorla hayatın ve gürültünün içine dalmayı denedim. Yeni müzikhollerden birkaçına tek başıma gittim, her seferinde en öne yakın bir yerde, gürültünün ve kahkahaların ortasında oturdum, güle oynaya şarkılara eşlik ettim, salonu dolduran neşeyi biraz olsun hissetmeye çalıştım. Ama olmuyordu.
Sayfa 40 - DomingoKitabı okuyor
Reklam
Sanat nadiren yalnız başına geçirilen ilham anlarında yaratılır. Neredeyse her zaman koşulların, deneyimlerin, duyguların, görüşlerin; sosyal, çevresel ya da politik durumların veya teknolojideki, inançlardaki, geleneklerdeki ya da düşüncelerdeki gelişmelerin bir karışımıdır. Aynı zamanda her zaman çaba, yetenek, süreç ve ürünle ilgilidir. Bu nedenle bu kadar çeşitli şekilde kendini gösterir ve evrensel ya da olağan, her şeyi ifade edebilir.
Sayfa 6 - KronikKitabı okuyor
İnsanlar sadece kendi hayatları için kaygılandıkları, kendilerini kolladıkları için yaşar sanırdım, oysa onları yaşatan tek şey sevgiymiş. Seven insan Tanrı'nın, Tanrı da onun içindedir, çünkü Tanrı sevgidir.
Sayfa 27 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Çocukların yaşaması için anneleri bana yalvarmış, beni de ikna etmişti. Ana-babaları olmadan yaşayamayacaklarını sanmıştım. Oysa başka bir kadın, çocukları besleyip büyütmüş." Kadının başkasının çocuklarına acıyıp ağlamasını görünce, içinde yaşayan Tanrı'yı gördüm ve insan neyle yaşar anladım. ... Her insanın kendisi için kaygılanarak değil, sevgiyle yaşadığını öğrendim
Sayfa 26 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Ekmek pahalı, emek ucuzdu; kazandığını yiyeceğe yatırırdı. Ayakkabıcının karısıyla paylaştığı bir gocuğu vardı ama giye giye üstlerinde paralanmıştı; iki yıldır bir koyun postu alıp yeni bir gocuk dikmek için para birik- tiriyordu ayakkabıcı.
Sayfa 2 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Herkese ne ise size de o. Siz benim adamımsınız, size az veremez ya Ağa! Bir değil, beş değil, sizin gibi bin tane gelir gider bu kapıya. Ağa der ki: 'Veli oğlum, kimsenin hakkı kalmasın bende. Bana Allah vermiş vereceği kadar. Fakir fıkaranın hakkını koyup da boğazımda, cehennemde yatırma beni.' Bizim Ağa gibi hiç yok. Öyle öteki ağalar gibi hak yemek, kırbaçla tutma dövmek yok bunda. Başkaları bir verirse o beş verir, verir amma borçtan da kurtulmaz. Hak yemez, o taraftan korkmayın. Ben kefiliyim Ağanın."
Sayfa 75 - YkyKitabı okuyor
"Haberlerde yalnızca insanların bilmesini istedikleri şeyleri gösteriyorlar. Ülkenin yarısı yanıp kül olsa bile onlar istemediği sürece kimsenin haberi olmaz. Dee, sana anlatmaya çalıştıklarımı kafan almıyor mu? Bütün dünyayı programlamışlar! İletişim kanallarını tamamen kontrol altına almışlar.
"Ananga'nın ısıtıcısının markasını gördün ve kaliteli bir marka olduğunu düşündün demek? Kaliteli olmasa Ananga gibi biri onu kullanır mıydı hiç? Kesinlikle doğru mantık yürütmüşsün. Demek ki bizim için ne yapacağını biliyorsun, Delphi. Bazı ürünleri kullanacak ve göstereceksin. Kulağa çok zor gelmiyor, ne dersin?"
"Hani herkes kendi kafasının içinde kendisi hakkında bir öykü anlatır. Daima. Sürekli. Bu öykü seni olduğun kişi yapar. Kendimizi o öyküye dayanarak şekillendiririz."
Sayfa 730 - ithakiKitabı okudu
Gözleri benimkileri yakaladı. Uyuşukluk geçti, fakat kafam hâlâ o fırtınayla doluydu. Sonra Elodin'in gözleri değişti. Bana bakmayı bırakıp dosdoğru içime baktı. Yaptığını ancak böyle tarif edebilirim. Gözlerime değil, gözlerimin içine, derinliklerime baktı. Bakışları içime girip göğsüme oturdu. Sanki ellerini vücuduma daldırmıştı ve ciğerlerimin şeklini, kalp atışlarımı, öfkemin ısısını, içimde gürleyen fırtınanın düzenini yokluyordu. Öne doğru eğilip dudaklarını kulağıma dayadı. Nefesini hissettim. Bir şey söyledi... ve fırtına dindi. Nihayet konacak bir yer buldum. Her çocuğun bildiği bir oyun vardır. Kollarınızı iki yana açıp döndükçe döner, dünyanın bulanık bir hale gelmesini izlersiniz. Önce afallarsınız, fakat yeteri kadar dönerseniz dünya farklı bir şekle girer ve o his kaybolur. Durduğunuz anda dünya eski şeklini alır. Öyle bir sersemlersiniz ki her şey sarsılır, hareket eder. Dünya etrafınızda döner. Elodin başımın içindeki fırtınayı dindirince bana da öyle oldu. Ansızın korkunç bir baş dönmesiyle haykırdım ve kendimi yana, yukarı, içeri düşmekten alıkoymak için ellerimi kaldırdım. Oturduğum yerde ayaklarım birbirine dolandı. Yere düşmeye başlarken kolların beni tuttuğunu hissettim. Korkunç bir histi, ama geçti. Ben kendimi toparladığımda Elodin çoktan gitmişti.
Sayfa 674 - ithakiKitabı okudu
Reklam
Auri ayağa fırladığı gibi elma ağacına kadar koştu. Sonra saçlarını bir bayrak gibi peşisıra dalgalandırarak koşa koşa yanımıza döndü. Mola'ya bir elma verdi. "Bunun içinde bir dilek var," diye izah etti. "Bir ısırık almadan önce ne istediğinden emin ol."
Sayfa 520 - ithakiKitabı okudu
Auri deri keseyi alıp içine dikkatle baktı. "Bu ne kadar güzel bir şeymiş, Kvothe. Tuzun içinde ne yaşar?" Bazı mineraller, diye düşündüm. Kromium, basal, malyum, iyot... vücudunun ihtiyaç duyduğu fakat elmalardan, ekmeklerden ve sağdan soldan topladıklarından alamadığın her şey. "Balıkların düşleri," dedim. "Ve denizcilerin şarkıları."
Sayfa 519 - ithakiKitabı okudu
Ateşin adı," dedim yavaşça. "Ulu Taborlin gibi o adı telaffuz etseydi ateş ona itaat eder miydi?" Kilvin yeniden kafa salladı. "Ama öyle şeyler sadece masallarda olur," diye karşı çıktım. Beni keyifle süzdü. "Masalların nereden çıktığını sanıyorsun, E'lir Kvothe? Her masalın dünyanın bir yerinde derin kökleri bulunur."
Sayfa 509 - ithakiKitabı okudu
Denna gözden kaybolduktan sonra derin bir nefes aldım ve kahkahalar atma ya da çılgınca dans etme dürtümü bastırdım. İçim onunla, saçlarından geçen rüzgarın kokusuyla, ağzından çıkan sesle, mehtabın yüzünde bıraktığı gölgelerle öylesine doluydu ki.
Sayfa 475 - ithakiKitabı okudu
Bizler, bizi oluşturan parçaların bütününden fazlasıyız.
Sayfa 427 - ithakiKitabı okudu
289 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.