İçtihat ve Telakki Azası

İçtihat ve Telakki Azası
@HerDevrinMenkubu
Vixi Liber Et Moriar (Hür yaşadım ve hür öleceğim) Önce lütfen aşağıdaki bağlantıyı okuyunuz: #64566214
Bakalım Dev-Bah ve JB Semih bu gençlerin hakkını nasıl ödeyecek....
O yıllarda siyasi partilere hazine yardımı yapmak gibi bir uygulama yoktu. Adaylar ve parti mensupları bu faaliyetleri ceplerinden karşılıyorlardı. Ülkücü gençlik kanlarını satarak MHP'ye maddi destek sağladılar. Almanya'da ve diğer Avrupa ülkelerinde bulunan ülkücü işçiler arabaları ile yaz tatilinde Türkiye'ye gelerek seçimlere destek verdiler.
Reklam
1973 Şubat veya Mart ayı idi. İbrahim Metin ağabey GİK üyesi olarak mesul olduğu Konya ili ile ilgileniyordu. Bir gün Töre-Devlet'te "haydin Cihanbeyli'ye ilçe kongresine gidiyoruz gelin," dedi. Orada bulunanlardan Galip Erdem ağabey, Dinç Yaylalıer ve ben, İbrahim ağabeyin şoförlüğünde Cihanbeyli'ye gittik. Dinç Yaylalıer, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ekonomi Bölümü öğrencisiydi. Hitabeti çok güçlüydü. Konuları güzel ifade etme kabiliyeti vardı. Biraz da canlı ve gür bir konuşma tarzı olduğu için Türk Ülkücüler Teşkilatı'nın aranan bir konferans seminercisi idi. Gazete çıktığı günler mutlaka büroya gelir kolları sıvar ve “ülkücülük tek kırmakla başlar,” diyerek, tek abonelerin okuyucuya ulaşabilmesi için gazete katlardı. Kongrede bir konuşma da ben yaptım. İlk defa siyasi bir konuşma yapıyordum. Dönüşte Galip ağabey bana hitaben "Nutuksal (sal ve sel eki ile böyle dalga geçerdi) konuşman fena değil. Ama benim gibi sesin zayıf çıkıyor. Baksana Dinç konuşurken neredeyse kahvenin camları kırılacaktı," diye bir de espri yaptı. Adaylar belli olup da Niğde-Aksaray bölgesinde seçim çalışmaları başlatılacağı vakit işin organizasyonu başladı. Herkes ya memur-öğretmen veya ailesinden dolayı uzun süreli bölgede kalma imkânı olmayan kimselerdi. İçlerinde durumu en müsait olan bendim. Çünkü tam bağımsızdım. Galip ağabey benim de bu çalışmaya katılmamı istedi. Ben hiçbir hazırlığımın olmadığı söyleyince de "Dervişe ne gerek, bir hırka bir lokma," dedi. Yanıma birkaç parça giyim eşyası alarak kervana katıldım.
1973 Genel Seçimleri ve Devlet Seçimlere Girerken Siyasi Partilerin Durumu: 1971-1973 yılları arasında Türk siyasi hayatında meydana gelen değişme ve gelişmelere bir göz atacak olursak: 1. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış, yöneticileri Sıkıyönetim Mahkemeleri tarafından çeşitli cezalara çarptırılmıştı. 2. Millî

Reader Follow Recommendations

See All
Murat Bardakçı'nın bilmediğimiz bazı hususiyetleri varmış...
Yaylı Tambur İcracısı Murat Bardakçı'nın katıldığı toplulukla her hafta Töre'de toplantılar yapılırdı. Bu toplantılar gece geç saatlere devam ederdi. Bu toplantıların sonunda rahmetli Arif Nihat Asya'yı bazı geceler taksi ile evine ben götürürdüm. Büyük çoğunluğunun rahmetli olduğu bu topluluktan; Prof. Dr. Bilge Ercilasun, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. Sadık Kemal Tural, Prof. Dr. Mehmet Şahin ve Gazeteci-Yazar Murat Bardakçı hayattadırlar. Murat Bardakçı o yıllarda Atatürk Lisesinde öğrenciydi. Güzel yaylı tambur çalan ve Türk Sanat Müziği üzerine nazari bilgilere fazlasıyla sahip bir gençti.
YENİ MEKÂN KONUR SOKAK Töre İdarehanesi Dündar Ağabey için çıkartılan özel sayının hazırlıkları Kızılay Konur sokakta Töre'nin yazıhanesinde hazırlanmış. Ankara'ya döndüğümde İbrahim ve Sadi ağabeyler de o büroya gidip gelmeye başlamıştı. Ben zaten sekiz aydır geceleri orada kalmaktaydım. Böylece Balgat ve Dışkapı'da yaşanan tuzlu maceralar kapanmıştı. Töre dergisi ve Devlet gazetesi temmuz ayından itibaren aynı mekânı kullanmaya başladılar. Bu iki derginin ortaklığında Töre-Devlet yayınevi kurulmuş, ilk kitabı da Necmettin Hacıeminoğlu'nun Milliyetçi Eğitim Sistemi olmuştu. İkinci kitap olarak Dündar ağabeyin yazılarının toparlanması ile Mesele oldu. Mesele'nin hazırlanması, yayını vs. tamamen Mahir'in gayretleri ile olmuştur. Konur sokağa gelişimizle birlikte Meriç Coşkun arkadaşımız da Orman Bakanlığındaki mesai saatleri dışındaki zamanını bizimle birlikte burada geçirmeye başlamıştı. Daktilo yazımı ve tashihlere yardımcı oluyordu. Töre dergisi Emine Işınsu sahipliğinde İskender Öksüz kontrolünde ve Mustafa Karapınar'ın büro yönetiminde çıkıyordu. Burada bir oda Emine Işınsu'ya, bir oda da Töre dergisine verildi. Bir oda Sadi Somuncuoğlu ve İbrahim Metin'e tahsis edildi. Sadi ağabey gazetenin genel yayın müdürlüğünü resmen üstlendi ve devamlı büroda bulunmaya başladı. Somuncuoğlu o dönemlerde ayrıca MHP Genel Sekreter Yardımcılığı görevini de sürdürmekteydi. Devlet'te çalışan olarak sadece ben vardım.
Reklam
Dündar Taşer'in Yazarlığı Hakkında Dündar ağabeyin vefatı Dündar Taşer'in yazı hayatı ile ilgili çok fazla bir bilgi elimizde bulunmamaktadır. Onu kamuoyu 27 Mayıs 1960 ihtilali ve 13 Kasım darbesinden sonra tanımaya başlamış, milliyetçi camia ise Devlet'teki yazıları ile tanımış ve benimsemiştir. Taşer'in ilk yazısına 27
Kaza Hakkında Bir Araştırma: Kaza mi suikast mı? Bu sorular o günlerde kafamızı meşgul eden konulardan birisi idi. Kaza mahallindeki bakkal senelerce orada ticaret yapmaktaydı. Ekmek fırını ve kazayı yapan şöförle ilgili araştırmalar ben gelmeden evvel yapılmıştı. İbrahim ağabey kamyoneti de araştırmamızı istedi. Lisede sıra arkadaşım olan Raşit Delikanlıoğlu Yeğenbey Vergi Dairesinde memur olarak çalışmaktaydı. Yanına gittim, arabanın dosyasını çıkardı. Kamyonet, 4-5 senedir ekmek fırının üzerine kayıtlı idi. Toplanılan deliller ile kazanın oluş şekli üzerinde herhangi bir şüphe bırakmıyordu. Ama o günlerde Madanoğlu Davası'ndan sıkıyönetimde yargılanan 14'lerden arkadaşı Numan Esin daha sonra yazdığı hatıralarında seneler sonra sırf Alparslan Türkeş'i suçlayabilmek için olmayacak senaryolar yazmaya kalkmıştır.
Dündar Taşer'in Vefat Yıl Dönümünün Hatırlattıkları: Elli yıl sonra (Sirkeci Postanesi'nde Ankara ile konuşmak için sekiz saat telefon sırası) "1972 yılı Haziran ayında Bursa İktisadi Ticari İlimler Akademisinde yaz dönemi imtihanları tamamlandığında arkadaşların üçü Ankara'ya döndüler, ben de İstanbul'a gittim.
Dündar Ağam, bizi koyup gitti bil! Uçmağiçre bir menzile yetti bil! Tanrı bilir, dün de bizim, yarın da! Bir gün olur; bir sabah tan yerinde, Dalgalanır dokuz tuğ gönderinde... Türkmen Ağam narasını attı bil! Otağ kurup gölgesine yattı bil!
Yol demeyem, yel demeyem, yürüyem... Göğüs verem, şu dağları kürüyem... Ben Oğuz'un Gök dediği Börü'yem... Yine doğum sancılarım tuttu bil! ... Tanrıdağ'da 'kalk' borusu öttü bil! ...
Reklam
KENDİM HAKKINDA BİR İKİ NOT: KÜBİTEM'de iken ODTÜ Fizik Bölümü Asistanı Atilla Özmen'in gayret ve yardımlarıyla İngilizce imtihanını vererek liseden mezun olmuştum. Fakat o yıl üniversite giriş imtihanlarına hiç çalışamadan girdim. Yine de geçen sene aldığım puana yakın bir puan almıştım. Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisine zar
12 Mart Hükûmetlerinden Ferit Melen Kabinesi Hakkında Bir Değerlendirme 12 Mart 1971 tarihinden sonra; "Tarafsız Başbakan", "Partiler üstü hükûmet”, “Reform hükümetleri” vs adı altında bir yıl içinde iki defa Nihat Erim hükûmetleri, Suat Hayri Ürgüplü hükümeti ve Ferit Melen hükûmeti olarak dört hükûmet değişti. O günlerin siyasi
Yeni Bir Matbaa ve Tipo Baskıya Geçiş: Emel Matbaacılık Güneş Matbaacılık'ta üç buçuk yıl süren dizgi baskı macerasından sonra 15 Mayıs 1972 tarihinde 145. sayı ile yeni bir döneme giriyorduk. Gazete yeni bir baskı tekniği deniyordu. Rotatif baskının bozukluğu çok şikâyetlere yol açmıştı. Zaten Güneş Matbaacılık da "taahhütlerimizi tam
Türkiye’de kimse ilerici veya gerici değildir. Herkes tarihine yabancı, milletine saygısız, devletinden kopuktur. Kimsede müsamaha hoşgörü yoktur. Herkes mutaassıptır. Yalnız taassubunun cinsi değişir
Devlet Dördüncü Yaşına Girerken 143. sayısı ile (17.4.1972) dördüncü yaşına giren Devlet gazetesi başyazısında hem kendisini hem de o günleri şu şekilde anlatıyor: “Elinizdeki sayısıyla Devlet, 4. yayın yılına giriyor. Geride bırakılan sosyal, siyasi ve iktisadi sıkıntılarla dolu üç yıl. Türkiye tarihinin en nazik bir dönemini yaşıyor. Tam bu
44.9k öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.