Helî

Yönetim he zaman yönetilenin görüşüne dayanmak zorundadır. Yeryüzünde en çok ezilen insanların bir defa düşünce biçimlerini değiştirmelerine izin verin, artık özgür olacaksınız.
Reklam
Bir hükümetin denetimi altındaki devlet okulu eğitiminin, uyguladığı eğitim sistemi aracılığı ile kaçınılmaz olarak hükümetin buyruklarına körü körüne boyun eğecek, kişisel çıkarlarına ters düştüğünde ve akıl dışı olduğunda bile hükümetin otoritesini destekleyecek ve "doğru ya da yanlış olsa da benim ülkem" türünden milliyetçi bir görüşü benimseyecek vatandaşlar üretmeye yönelik girişimlere yol açtığı, vurgulanan görüşlerden biriydi.
Özgürlük sevgisi insanda doğaldır ve bir kere özgürlüğüne düşkün olarak yetiştirildiğinde, bunun uğruna her şeyi feda edecektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Disiplin, hayvan doğasını insan doğasına dönüştürür. İnsan disipline ihtiyaç duyar; hayvanların kendilerini yönlendirdiği içgüdüleri vardır.
Modern şehir yaşantısında insana ters gelen bir şey var. İnsanlar buldukları her fırsatta kendilerini tabiatın kucağına attıklarına göre, modern şehir yaşantısı insan fıtratına pek de uygun düşmüyor. İnsan yaratılışı gereği (psikoloji lisanın­ dan hoşlananlar buna 'kolektif şuuraltı' desin) tabiatla hem­ hal olmak istiyor, onunla bütünleşmek, onun bir parçası ol­mak istiyor. İnsanın tabiattan kopuşu bu anlamda cennet­ten 'düşüş'üne benzer bir özellik arz ediyor. Ruh cennetten bir yansıma olan tabiatı arzular; çünkü o evvelemirde cen­nete aittir, dünyada bulunuşu bir sürgünlük halidir. Sürgün, yurdunu özler.
Reklam
Modern şehir patojendir. Tımarhanede kaç kişi oldukla­rını soran bir yabancıya tımarhane sakininin verdiği cevap ne kadar da anlamlı görünüyor: "Bizi boşver. Asıl siz dışarı­ da kaç kişisiniz?"
"Desene, ömründen otuz tane yaz geçmiş..."
Bizi daha iyi, daha öfkeli, daha inanmış, daha bilgili gösteriyor sözcükler; ama onlara inanmıyoruz, çünkü hayat artık sözcüklerle de açıklanamıyor. Gerçi pek çok kimsenin de bir açıklama, sürüp giden şeylere bir an­lam bulma gayreti yok. Yok, çünkü ortalıkta inanabileceği­miz bir gerçeklik gözükmüyor. Her şeyin anlam ifade ettiği bir dünyada her şey ne kadar da anlamsız.
Ol­mak, cesaret ister. İçimizdeki boşluktan aşağıya bakabilme cesareti. Muhakkak ki başımız dönecektir. Sendelersek uçu­rumdan aşağı gideceğiz. Ama bakmazsak hiçbir zaman öğre­nemeyeceğiz orada ne olduğunu; bizi bekleyen, bizi biz ya­pan şeyi.
Başımızı kaldırıp evin penceresinden bakmaya cesaret et­tiğimiz gün, içimizde yeni bir kıvılcım ateşlenecek. Çocuk, kendisini evin emniyetiyle teselli edenlerin aslında onu bir zindana hapsedenler olduğunu fark edecek. Kendisine inandığında, kendisine güvendiğinde yürüyüp gidecek... -
Reklam
Bu zorluğun kaynağı karmaşa, kaos, anarşi falan değil, aşırıya kaçan düzenlilikti. Topluma durmadan yeni kurallar şırıngalanıyor, kurallara karşıt yasalar çıkarılıyor, yasalara karşıt yeni kurallar getiriliyordu. Herkesin yaşamını baskı altına alan görünmez düzenlemelerin bir adım bile dışına çıkmaya korkuyordu halk.
insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.
Tanrı varsa, bu dünyayı erkenden terk etmeyi seçen yaratıklara karşı cömert davranacaktır, hatta bizleri burada vakit harcamaya zorladığı için özür bile dileyebilir.”
Başımıza ne geliyorsa korktuğumuz için geliyor. Bizi yönetenler korkumuzdan yararlanıyorlar, bu daha da çok korkutuyor bizi.
830 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.