“ALLAH DE KALBİM
Dua var problem vok!”
Ferudun Özdemir ✍️
Kölenin duası
Hulefâ-i Râşidîn zamanında, Mekke-i Mükerreme'de bir defa gayet kuraklık olup, Mekke ehli yağmur duasına çıkmışlardı. Fakat yağmur yağmamıştı. Abdullah Bin Mübarek Hazretleri: "Bu insanların içinden çıkıp, tenha bir yerde dua edeyim, belki dergâhı izzette kabul
BAHRÜ'L-MEDİD TEFSİRİ
İbn Acibe el-Haseni (kuddise sırruhu)
Anlatıldığına göre Firavun, kendisinin ilâh olduğunu iddia etmeden önce, bir saray yaptırdı ve sarayın dış kapısına da, "bismillâh" yazılmasını emretti. İlâhlık iddiasına kalkışınca yüce Allah ona Hz. Musa'yı gönderdi, kendisini hak dine davet etti. Hz. Musa onda hiçbir hayır alameti göremedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ'ya,
"Yâ Rabbi, onu ne kadar dine davet ettimse de onda herhangi bir hayır görmedim" dedi. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak şöyle buyurdu:
"Ey Musa, herhalde sen, küfrüne bakarak onu helâk etmemi istiyor- sun. Halbuki ben, onun sarayının dış kapısının üzerine yazmış 'bismillâh' sözüne bakıyorum ve azabını tehir ediyorum."
Buradaki incelik şudur: Kâfir de olsa kim bu kelimeyi kapısının giriş kısmına yazarsa hemen helâk olmaktan kurtulur, azabı tehir edilir. Belki hidayetine sebep yapılır. Bu kelime kâfire böyle fayda verirse, bir de onu kalbine yazıp ömrünün sonuna kadar kalbinden ve dilinden düşürmeyen kimseye nasıl fayda vereceğini bir düşün!
Bayezid-i Bistâmî Hazretleri ile alakalı anlatılan meş- hur bir hikaye vardır. O velî, Rabbü'l-İzzet Hazretlerini bir gece rüyasında görünce, "Sana nasıl vâsıl olunur, ya Rab?" diye sual eder de Cenâb-ı Hakk şöyle cevap buyurur: "Nefsini terk et! Gel!" Bayezid Hazretleri de şöyle dediler: Bu rüyadan sonra, bir yılan derisinden nasıl kurtulursa ben de nefsimi öyle terkettim." Hayırların hepsi, bütün hallerde o nefse düşmanlık etmekte toplanmıştır.
Yâ Rabbi, bu ne hål?" diye münâcaat kıldı. Secdeye kapanmak için hanesine geldi.
"İlâhî, yetmiş yıldır iman ve teslimiyet-i tâm ile kulluğuna çalışırim. Dehrî bir kâfirle beraber oldum." dedi, ağladı.
Mehmed Zahid Kotku
“TEZKİRATÜ’L EVLİYA
HAZRET-İ ŞEYH MÂLİK B. DINAR
(kaddesallâhu sırrahu'l-azîz)
Ol mütevekkil-i velâyet, mahrem-i esrâr, sâlik-i tayyâr, şeyh Mâlik b. Dinâr kaddesallâhu sırrahu'l-azîz, Hasan-ı Basri'nin sevdiği, dostu idi. Babası köle fakat kendisi hür, âzat idi.
Mâlik bir gemiye binmişti. Deniz ortasına
Nefsinden kurtul ve yüz çevir. Sahip olduklarından ayrıl. Neyin varsa Allah'a teslim et. Kalbinin kapısında O'nun muhafızı ol. Onun emrine uyarak, içeri girmesine izin verdiklerini içeri al; nehyine de uy ve girmesini istemediklerini koyma içeriye. Hevâ kalbinden dışarı çıktıktan sonra sokma bir daha içeri onu. Kalbinden hevâyı çıkarmak, hevâya muhalefet etmekle ve her halükârda ona uymayı terk etmekle olur, hevâyı kalbe dâhil etmek ise ona tabii olup muva- fakat ile. Allah'ın iradesinden başka iradeyi isteme sakın. Bunun dışında senden olan ne varsa o ancak ahmakların vadisi olan bir temenniden ibarettir. Senin ölümün, heläkin; O'nun gözünden düşüp O'ndan perdelenmen buradadır. Hep emrini muhafaza et, nehyettiğinden de uzaklaş; takdirine de daima teslim ol. Allah'ın yaratmış olduğu hiçbir şeyi O'na ortak koşma. İraden, hevân, şehvetin; bunların hepsi de onun mahlukudur zaten. Fazlasını isteme, arzulama, iştahlanma ki bu manada şirk koşanlar sınıfına dahil olmayasın.
Sakin bir ev,
Kendi yetiştirdiğimiz çiçekler,
İlham verecek kitaplar ,
Gerçeğe bağlılık, güven, ümit ve sevgi dolu bir yürek,
Dünyanın bütün zevklerinden daha değerlidir.
📜 Joseph H.Dodson
ان باز الله سلطان الرجال جاء في العشق ومات في الكمال
“Ol Allah'ın şahini ki Allah adamlarının sultanıdır.
Meydana aşk ile kadem basmıştır, kemål ise ölüm fermandir “
şeklinde tercüme edeceğimiz beyt-i şerifleri, insanın aşk ile kemâl arasındaki yolunun işaret taşlarından en mühimleri den birinin
Abdülkadir Geylânî olduğunu ifade etmektedir.