Sorel

Stalinizm bizzat bürokratik sınıf içindeki terörün hükümranlığıdır. Bu sınıfın iktidar temelini oluşturan terörizm bu sınıfı da kırıp geçirmek zorundaydı zira üyelerine verebileceği hiçbir hukuksal güvence, mülkiyet sahibi sınıf olarak kabul edilmiş hiçbir statü yoktu. Gerçek mülkiyeti gizliydi ve sadece yanlış bilincin sayesinde mülkiyet sahibi
Reklam
Hegel artık dünyayı değil, dünyanın dönüştürülmesini yorumlamak durumundaydı. Sadece dünüştürmeyi yorumlayan Hegel, felsefe­ nin felsefi tamamlanmasın dan başka bir şey değildir. O, kendi ken­ din i yapan bir dünyayı anlamak ister. Bu tarihsel düşünce yine de her zaman geç kalan ve post festımı' doğrulanmayı dile getiren bi­ linçten başka bir
Meta bir bütün olarak toplumun evrensel kategorisi haline geldiğinde ancak kendi sahici özü içinde anlaşılabilir. Meta ilişkilerinden doğan şeyleşme sadece bu bağlamda, hem toplumun nesnel evrimi için hem de insanların toplum karşısındaki tavırları için belirleyici önem kazanır. Meta ancak o zaman insanların bilinçlerinin, bu şeyleşmenin ifade bulduğu biçimlere boyun eğmesi açısından can alıcı bir önem taşıyabilir. .. Çalışma süreci rasyonelleştiği ve mckanikleştiği ölçüde emekçinin etkinliğinin aktilliğini giderek yitirmesi ve giderek daha çok seyre dayalı bir biçim alması yüzünden bu boyun eğme daha da büyür. Lukacs- Tarih ve Sınıf Bilinci

Reader Follow Recommendations

See All
Eros'un pekala erotik aşkın tanrısı olduğu ve bu nedenle erotik aşkın Eros'un içinde bir ilke olarak mevcut olduğunu farz etmek gerektiği şeklinde bir itiraz alabilirim. Ama şimdi erotik aşkın sadece duyumsal olandan türeyen erotik aşka değil de ruhun niteliklerine dayandığı şeklindeki gerçeği bir tarafa bırakırsak o zaman ortaya dikkate alınması gereken farklı bir durum çıkıyor, ki şimdi bu hususu daha etraflıca vurgulamak istiyorum. Eros erotik aşk tanrısıydı ama kendisi aşık değildi. Diğer tanrılar veya insanlar erotik aşkın gücünü içlerinde sezinledikleri kadarıyla bunu Eros'a bağladılar, ona atfettiler ama Eros kendi aşık olmadı; bir kere başına geldiyse de bu bir istisnaydı 1 ve erotik aşkın tanrısı olduğu halde aşk macerelarının sayısında diğer tanrıların çok gerisindeydi, insanların da çok gerisindeydi. Onun aşık olduğunu söylemek, onun da erotik aşkın evrensel gücüne teslim olduğunu ve böylelikle de bir bakıma onun dışında bir güç, onca reddedildiği için artık aranıp bulunacak bir yeri yurdu olmayan bir güç haline geldiğini dile getirmek gibi bir şey olurdu. Onun erotik aşkı duyumsal olana değil, psişik olana dayanıyordu. Bütün herkes aşık olduğu için ona minnet duysa da bizzat erotik aşkın tanrısının aşık olmaması gerçek bir Yunan düşünüşü.
İyi kaynak yapmış, ad hoc :)
John Caputo'nun sorduğu gibi, "be­nim için hakiki olan hakikatin nesnel bir takdimi mümkün olabilir mi? Okura hakikati bir kitapta bulmamasını, ken­ di hakikatini aramasını söyleyen bir kitap nasıl yazılabilir? Böyle bir kitap, yazılmış olmasıyla bir çelişki ortaya çıkar­ maz mı?"2 Kierkegaard'un buna bulduğu çözüm, "dolaylı iletişim" adını verdiği bir yöntemdi
Reklam
Asıl mesele, benim için hakiki olan bir hakikat bulmaktır; ömrümü adayacağım ve uğrunda öl­meyi göze alacağım hakikati bulmaktır.
Soru: kendini tamamıyla veriyorsun, peki aynı şekilde almayı biliyor musun? Peki ya alma kapasitenin dışında sunacak daha iyi bir şeyin yoksa? Kendini verme eylemi eğer ötekine bütünüyle bir açılma ona eşlik etmiyorsa cimrilik yapar. Veya: vermenin kör bencilliği tek başına başkalığı (altérité) çözümlemekten acizdir. Böylece herkes sonunda o verilenlerin hiçbiri alınmaksızın kendini sakınmadan verebilir. Öte yandan, bir tek bu kurtarır insanı kendinden. Ve verme eyleminde peşinde olunan şey, diğerini zenginleştirmekten çok kendini kendinden kurtarmak olduğuna göre, bu durumda verme eylemi tam bir başarısızlıktır. Tam bir kayıp olan bu verme eylemi, kendini Tanrıya verenin bir çeşitlemesi mi olur? Bu kişinin elinden hiçbir şey almak gelmez, çünkü o en üstün hiçlik olduğundan oraya gidip sadece ölmek bile söz konusu değildir. Bilindiği gibi, kendinden geçmeden sonra gelen karamsarlık da işte bundan kaynaklanır.
Felsefi alanın göreli özerkliğini yok sayan Adorno, Heidegger felsefesinin kayda değer özelliklerini doğrudan doğruya, filozofun ait olduğu sınıfın karakteristikleriyle ilişkilendirir. Bu “kısa devre", Adorno’yu, bu arkaizm meraklısı ideolojiyi, sanayi toplumuna ayak uyduramayıp bağımsızlıktan ve ekonomik güçten yoksun kalmış bir grup entelektüelin ifade aracı olarak görmeye mahkûm eder.
Tanrı öldüğüne göre, artık hiçbir şeye izin yok.
Sayfa 35
O halde Lacan'ın fikirleri diğer ana akım psikanalitik ekollerden ve Freud'un kendisinden ne şekilde farklılaşır? Diğer ekollere göre, dikkati çeken ilk nokta Lacan'ın teorisindeki felsefi tondur. Lacan için psikanaliz en temelde ruhsal rahatsızlıkları tedavi etmenin bir tekniği ya da teorisi değil, bireyleri insan varoluşunun en radikal boyutuyla yüzleştiren bir teori ve pratiktir. Kişiye kendisini sosyal gerçekliğin taleplerine uyumlu hale getirmenin yolunu göstermez, bunun yerine ilk başta "gerçeklik" denen şeyin kendisini nasıl kurduğunu açıklar. İnsanın sadece kendisiyle ilgili bastırılmış hakikati kabul etmesini sağlamaz; bu hakikat boyutunun insan gerçekliğinde nasıl ortaya çıktığını da açıklar. Lacan'ın görüşünde nevroz, psikoz ve sapkınlık gibi patolojik oluşumlarda, gerçekliğe yönelik temel felsefi tutumların saygınlığı vardır. Eğer obsesif nevrozdan mustaripsem bu "hastalık" benim bütün gerçeklikle olan ilişkimin rengini belirler ve kişiliğimin genel yapısını tanımlar. Lacan' ın diğer psikanalitik yaklaşımlarla ilgili temel eleştirisi onların klinik yönelimleriyle ilgilidir: Ona göre psikanalitik tedavinin amacı hastanın sağaltımı, başarılı bir sosyal hayat ya da kendini gerçekleştirme olanakları sağlamak değil, hastanın, arzusunun temel koordinatları ve açmazlarıyla yüzleşmesini sağlamaktır.
Sayfa 13
Reklam
Her yeni olana, en derin inançlarina karşı bile olsa hayranlık duyan insanlarla ya da ikiyüzlü, bozulmuş basınla ve umutsuz bir cinayet davetinden başka bir şey olamayan her şey de güzellik ve şiir bulan sürüyle ne yapabilirim?
221 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.