O fırtınalı gecede Toby'nin yaptığı gibi koşuyorum, sonra eğilip toprağın üzerinde emekliyorum. Belki bir ipucu bulabilirim, belki de orada hâlâ parlak kâğıdının içinde kocaman çilekli bir sakız vardır ya da yıpranmış, rengi kaçmış bir kibrit kutusu ya da birinin kocaman gri paltosuna ait bir düğme. Belki de o yaprakların altında ben gömülüyümdür. Bu halim değil, sırtındaki fermuarı açık elbisesi içindeki o kız oradadır belki. Dünyanın en güzel çizmelerine sahip olan o kız. Ya oradaysa? Ya ağlıyorsa? Çünkü onu bulduğum zaman ağlıyor olacak. Gözyaşları bildiklerinin öyküsünü anlatacak. Geçmişin, şimdinin ve geleceğin aslında aynı şey olduğunu, buradan ötesinin olmadığını, evin her zaman ev olduğunu söyleyecek.