Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.31
İlknur Bahar
İlknur Bahar
@Ilknur_bahar
Ögretmen
Universite
Zonguldak
Zonguldak
35 reader point
Joined on May 2020
Okuma Hedefleri
Selamlar...
Bu gün kalemin ustası Yaşar Kemal' le merhaba demek istedim. O kadar cok seviyorum ki yazarı okumayı.Her kitabında hayranlığın artarak devam ediyor.
Aaah,savaş seni icad eden görmesin cennet.
Savaşların kazananının olmadığını bir kez daha kaziyoruz beynimize.Her savaş bir yıkım,acı, göz yaşı,hasret,ölüm, ağıt...Savaşın savurduğu, değiştirdiği hayatlar,mübadele ve mübadelenin hüznü, zorlukları.Sonrasında yeni bir yaşam kurma, hayata tutunma icin yeni başlangıçlar.Herseye rağmen dini, dili ırkı ne olursa olsun insanca sevgi ve saygıya dayalı bir yasam için beslenen büyük umutlar.
Savaş sonrasında alınan karara göre Rumlar ve Türkler mübadeleye tabi tutulur.Mubadeleye dahil olan Karınca Adasındaki Vasili mübadele kararına uymaz ve adada kalır.Adaya ilk çıkanı vuracağına dair İncil üzerine yemin eder.
Adaya gelen ilk kişi bir çok savaşa giren şeref madalyalı Poyraz Musa dır.Poyraz Musa nın gerçek adı Abbas tır. Arap Aşiret Ağasının kardeşini öldürmüş.Bu bedevilerde intikam için Abbas in peşindedir. Abbas onlardan saklanmak için adını değiştirmiş ve bu ıssız adaya yerleşmeye karar vermiştir.Vasili, Poyraz Musa ve diğerlerinin adayı sahiplenişi,yeni doğan günle yeni umutlarla hayatı kucaklamaları benimde içimdeki ümitleri yeşertti inanın.
Diger kitapları okumak için sabırsızlanıyorum.Umarım o kan içici Bedeviler Abbas ın ( Poyraz Musa nın) izini bulmaz diye dua ediyorum.
Reader Follow Recommendations
Kıskançlık,pişmanlık,kuruntu,aşk,umut, affetme, bağışlanma üzerine kurulu muazzam bir tiyatro eseri okudum.Baslangıç dram olsada sonu mest etti beni.Yazarın şiirsel, akıcı diline hayranlığım okuduğum her eseri ile artarak devam ediyor.
Sicilya Kralı Leontes karısının kendini aldattığını düşünür.Hem de en yakın arkadaşı Bohemya Kralı ile. Leontes zamanla bu kuruntu ve kıskançlığının esiri olur.Ve hayatının altı üstüne gelir..İşler çığrından çIkar.Dramla başlayıp sonunda eğlenceli sona dönüşen kitabı cok severek okudum.
Kıskançlığın ilişkiler ,aileler üzerinde ne kadar etkili olduğunu bir kezde yazarın kaleminden okumak farklı bir deneyimdi.
.
Tostoy Diriliş' i kaleme aldığı dönemde kilisenin kurumsallaştığını, yozlaştığını, iki yüzlü hale geldiğini, bürokrasinin elit tabaka için çalıştığını gözlemliyor.
Bu duygularla Rus ceza hukukunu, adalet sistemini, toplumsal eşitsizliği, ahlaki yozlaşmayı, haksızlığı, sınıf ayrımını, bürokrasiyi, üst sınıfın yaptığı sömürüyü eleştirip sorguluyor.Bu sorgulama ruhunda büyük bir Diriliş e zemin hazırlıyor.
.
Tolstoy kiliseyi hakikatten uzaklaşma ile suçladığı için kilise yazarı ateist ilan edip aforoz ediyor.
Prens Nehlüdov akrabasının yanında çalışan Maslova yı kandırıp ona sahip olmuştur.Maslova hamile kalmış.Nehludov bir daha Maslova yı aramamıştır.Maslova kötü yola düşmüştür.Bir gün ikisinin yolları kesişmiş. Maslova nin kötü yola düştüğünü ve haksız yere suçlanarak kürek mahkumu olduğunu görmüştür..Maslova nin bu durumundan kendini sorumlu tutmuş ve vicdan azabı duymaya başlamıştır.
Prens Nehlüdov; vicdan azabını dindirmek, ölmüş vicdanını tekrar diriltmek, kendini affettirebilmek için kürek mahkumu Maslova ile birlikte Sibirya ya yolculuğa çıkar. Kendisi ve Maslova üzerinden tüm sistemi sorgular ve sorgulatır.
.
Madame Bovary Fransız edebiyatında bir devrin başlangıcı "ilk toplumsal gerçekçi roman" olarak literatüre geçmiştir.
Yazıldığı dönemde hükümet tarafından ahlaki ve dini duygulara hakaret ettiği gerekcesi ile yasaklandı.Yazara dava açıldı.Romandan sonra Bovarizm (psikolojide tatminsizlik ve memnuniyetsizlik) akımı oluştu.
.
Doktor Charles ile evli olan Emma hayatın sıradanlığından sıkılmış okudugu romanların etkisinde kalarak hayatını anlamdıracak kusursuz aşkı ve mukemmel erkeği aramaktadır.Kendini herkesten üstün görmekte farklı bir hayatın hayalini kurmaktadır.Elindekilerin değerini bilmeyen, gözü yükseklerde, memnuniyetsiz, bir hayalperestir.
Arzuladığı hayata kavuşmak için öz benliğini, gururunu, ahlakını, parasını kaybetmiş.Tutkularının esiri olmuştur.Eşini farklı erkeklerle aldatmış sonunu kendi elleriyle hazırlamıştır.
Kitap bir döneme tanıklık ederken günümüze de ayna tutuyor kanımca.
.
Günümüz insanının içinde az da olsa memnuniyetsizlik, tatminsizlik görüyoruz. Daha iyisine sahip olma, son moda olanının hayalini kurma, daha zengin olma hırslarımızla anı yaşayamıyor genelde mutsuz oluyoruz.Elimizdekilerin değerini bilemiyor.Mutluluğu yarınların getireceği "daha" larda ararken, sahip olduğumuz tek an "şimdi " yi kaçırıyoruz.
Sevdiklerine sarıl, anı yaşa,şükret.Mutluluk sahip olduklarında, olamadıklarında değil.
Yaşar Kemal Kozan hapishanesinde yatarken annesini vurduğu için hapse mahkum edilen bir çocuğun hikayesinden esinlenerek yazmış bu eseri.
Hasan ın babası gözlerinin önünde vurulur.Küçücük yaşta babasız kalır ve dünyalar guzeli annesi Esme ile yaşamaya devam eder.Amcaları ve büyükannesi babasının ölümünden annesini sorumlu tutarlar ve onu öldürmesini isterler.Onlara göre babasının rahat etmesi icin annesinin ölmesi gerekmektedir.Babasız kalan çocuğu bir de anne katili yaparak hem öksüz hem de yetim bırakmak isterler.Hasan annesini cok sever ve asla öldürmek istemez.
Hasan' ı ikna edemedikce çeşitli hurafeler uydururlar.Babasının hortladığını, yılana, kuşa dönüştüğünü. Kanının yerde kaldığını, ruhunun acı çektiğini söyleyerek ona psikolojik baskı yaparlar.Bütün bu baskılar sonuçsuz kalınca annesinin namusuna dil uzatirlar.
Çocuk Hasan bu kadar toplumsal ve psikolojik baskıyı kaldıramadı.Ve boyun eğmek, teslim olmak zorunda kaldı. Akrabaları, toplum, ahlak yapısı ve töre tüm direnmesine rağmen masum bir çocuğu suça
yönlendirdi ve bir annenin canına kıydırdı.Masum bir evladı anne katili yaptı.
.
.
Babasının ruhu rahat etsin kanı yerde kalmasın diye kendi ruhunu karanlığa teslim etti küçük Hasan......
·
Not rated
Acıyı kutsayan yazar Dostoyevski nin başyapıtı olan, bir çok düşünürü etkileyen zirve romanı.
Dostoyevski nin acıları,kayıpları, pişmanlıkları kısacası yaşanmışlıkları doğacak eserin doğum sancıları adeta. Yaşadıkları yazarı besleyip dünyaca ünlü başyapıtı ortaya çıkarmış.
Bundan dolayıdır ki romandaki karakterlerin her birinde , kendi hayatından bir parça bulur, eserdeki temel yapıda yazarın yaşamıyla pek çok noktada benzerlik görürüz.Bu paralellik benim gözümde kitabı daha da degerli kıldı ve okuma zevkimi daha da artırdı. Örnegin cok sevdigi oğlu Alyoşa yı küçük yaşta kaybetmiş oğlunun masumiyetini ölümsüzleştirmek için romanında en masum oğula Alyoşa adını vermesi beni çok etkiledi.
Bencil, sorumsuz, ahlak yoksunu baba Fyodor Pavloviç Karamazov ve bir birinden farklı karakterdeki dört oğlunun hayatını anlatan bir aile dramı.Babanın sorumsuzluğundan, sevgisizliginden, çıkar ilişkisinden doğan sağlıksız baba oğul iliskileri başarılı bir şekilde işlenmiş. Bu aile dramı anlatılırken insan ruhunun en karanlık noktalarına girilmiş ve insan ruhu mukemmel bir şekilde analiz edilmiş.Derin psikolojik tahliller muazzam işlenmiş. O kadar gerçekçi ki okurken kişilerin ruh halleri ile boyanıyorsunuz adeta.
Dostoyevski nin Karamazov ailesi üzerinden
Rusya nın o dönemdeki ahlak, siyasi, sosyal, dini yapısını biz okura başarılı bir şekilde yansıttığı inanç, ahlak, adalet, özgürlük kavramlarını sorgulayıp sorgulattığı bu eseri herkes mutlaka okumalı diyorum.
Ölümcül Yumurtalar| |Mihail Bulgakov|
Kimseye iyi veya kötü demekte acele etmiyorum.Çünkü insanlar beni her zaman şaşırtmayı başarmışlardır.
.
Zooloji profesörü Persikov çalışırken "kızıl ışın"keşfeder.Bu ışın organizmanın üreme hızını artırmakta, normale gore daha iri türler elde etmeye yaramaktadır.Bu esnada ülkede tavukları telef eden bir salgın yaşanır. Hükümet tavuk sektörünü tekrar canlandırmak için Persikov un test edilmemiş kızıl ışınını kullanır. Ve bilginin bilinçsiz kisilerin eline geçmesi ile dünyayı tehdit eden korkunç sonuçlar ortaya çıkar.Kaos ortamı oluşur.
.
Bulgakov un , dönemin sistem eleştirisini yaptığı günümüze bile ışık tutan romanı.Yazıldığı dönemde bilimde ilerleyerek düşman ve rakipleri geride bırakma Stalin in yol gösterici ilkesidir. Bilginin, gücün yanlış ellerde bilinçsizce kullanıldığında nasıl acımasız bir silaha, dönüştüğünü okuyoruz kitapta.Tıpkı günümüzde olduğu gibi.Biyolojik silahlar,atom bombası, laboratuvarda üretilen cesitli virüsler, salgın hastalıklar. Bilimin insanlığa ragmen değil de insanlığın mutluluğu ve iyiliği için kullanılması dileğiyle.
.
Bir İdam Mahkumunun Son Günü |
|Victor Hugo|
.
1829 yılında Grene meydanında gerçekleşen bir idam sahnesini izledikten sonra cok etkilenerek yazdığı romandır.İdam cezasının saçmalığına
değinirken bir yandan da idamı bir eğlence haline getirerek coşkuyla izleyen halkı eleştiriyor. Hugo tarihdeki bu insanlık ayıbına kayıtsız kalmayarak idama karşı olduğunu bu eserle ortaya koyuyor ve adeta gunumuze ışık tutuyor kanımca.
.
Sebebini bilmediğimiz bir nedenden dolayı idam cezasına çarptırılan bir adamın idamına kadar geçen sürede yaşadıkları anlatılıyor.
.
"Ne geçecek benim başım alınınca insanların eline " diyor mahkum.
Ölüm karşısındaki çaresizliği zaman zaman umutlanması değişen ve her geçen gun kötüleşen psikolojisi anlatılıyor.Ölüm korkusu her gecen saniye ruhuna ,beynine, benliğine adeta her hücresine işliyor.Ve onu adeta teslim alıyor.Sonra birden affedilmeyi umarak bir filiz yeşeriyor karanlık hücresınde fakat yeserdigi gibi soluyor."Sanki haftalar değil de yıllar önce , ben de herkes gibi bir insandım" diye düşünerek içinde bulunduğu duruma inanamıyor.
Sonra ailesini, özellikle kızını düşünüyor, ben öldükten sonra mağdur olacaklar diye kahroluyor.Giyotine gidinceye kadar ki sürede hissettikleri, ölüm karşısındaki çaresizligi , infazdan az önce kızıyla olan son görüşmesi beni benden aldı ve soluksuz bıraktı diyebilirim.
.
İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumlardır.Fakat bu ölüm kararı insanların elinde olmamalıdır.
