Takdir edersiniz ki Kafka'nın eserleri kafa dağıtmak için okunan kitaplara benzemez. Onun kitaplarını eline alan kişiler, ruhları kıskaçların (sosyal hayat, toplum, bürokrasi...) arasında sıkışan kahramanların bunaltıcı gökyüzünde nefes alacaklarını bilmelidirler.
Kasvetli ve ağır yapısıyla birçok insanı zorlayan atmosferinin yanında; zekice kurgularını, metaforlarını bir köşeden kavramaya başladığınız zaman; adeta yolunu kaybetme ihtimalini göze alan, hatta çoğu zaman bilinçli bir şekilde kaybolmak için yola çıkan , gerçeklerin kokuşmuşluğunu sayfalara sindiren, karanlık zindanlara cılız bir ışıkla giren, yenilmişliklerinde onurlu bir varoluş türküsü yatan bir yazar göreceksiniz.
Şato; tüm çelişkilerine rağmen sorgusuz inanılan bir din gibi insanların üstüne çökmüş bürokrasiyi, cahilliği, mantığa örtülen perdeleri ve tüm bunlar içinde karşılaştığı yoz atmosferi tiye almaya ve aynı zamanda varoluşunu bir şekilde anlamlandırmaya çalışan ama bu yolda kaybolan K ' yı anlatıyor...
Dönüşüm, Dava , Yarım kalan Şato...
Kafka'yı anlamak için daha çok yolumuz var...