Ciklet ambalajından çıkmışcasına birbirimize "Hayırlı Cumalar Mesajı" göndermek yerine, Cuma'nın asıl mesajını anlasaydık; bugün üretken, adil, barışçıl, özgür, refah seviyesi yüksek, teknolojiyi elinde tutan "büyük ve tekvücûd bir ümmet" olacaktık.
Müslüman kızkardeşlerimiz vesikayla pazarlanıyor,
Müslüman kardeşlerimiz uyuşturucuyla ve "şans oyunları" adı altında kumarla avlanıyor; yengesine aşık olmayı "romantizm" olarak gösteren Batı Kapitalizmi, (televizyon dizileriyle) Müslümanların ahlâkî değerleri ayaklar altına alıyor,
Müslümanlar "kredi" ve "gecikme bedeli" adı altında faize boğduruluyor;
Müslümanlar açlık, sefalet ve savaş cehennemine atılıyor,
Müslümanlar yeryüzünün ne mazlum ve en fakir milleti olarak sömürülüyor...
Ama hutbelerimiz ezber ve gelenek kültürü üzere anlamsız bir şekilde, akla ihanet ederek ve "dinin özü olan Kur'ân'a" aykırı olarak detone seslerden okunuyor.
Merkezden gönderilen cansıkıcı hutbelerde uyuyan bir toplum olarak değil; Cuma Toplantılarında uyanan, dirilen ve harekete geçen erdemli bir toplum ancak ALLAH'ın rızasını kazanır.
İnsanlığa hizmet etmeyen, geleceği için sanat ve bilim üretmeyen, doğayı korumayan; barışı, adaleti, özgürlüğü, iyiliği, destekleşmeyi ve dayanışmayı tavsiye etmeyen; insanları kötülükten ve pislikten alıkoymak için mücadele etmeyen bir toplum, ALLAH'ın razı olacağı bir toplum değildir.
Kemal Mustafa Akıncı