Aşk,bir suç karşısında geri adım attıkça,bize sınırları varmış gibi görünür,
Oysa aşk sınırsız olmalıdır...
Gerçek tutkular,yetiştikleri toprağın verimsiz olduğu ölçüde,seyrine doyulmaz güzel çiçeklere benzer...
Anlamak ve anlaşılmak
İnsan anlaşıldığı yerde var oluyor
Anlamak için ufkunuzun geniş olması gerekiyor
Yaşadığınız ve gördüğünüz hayatlar dışında çok farklı hayatlar var
Yaşam biçimleri insanoğlunun çeşitliliğiyle anlamlar kazanır ve çoğalır
Doğru yaşamı aramak ve geliştirmek gerekir...
Milyonluk şehirlerde de yaşasa insanoğlunun içinde yanlızlık
Kendi içine çekilme sinme günleri doludur
Bitişik doğmadığımıza göre içimizdeki sevinçleri kederleri başkalarıyla paylaşmamıza
Her an imkan mı vardır
En yakınlarımızdan bile bucak bucak kaçtığımız derdimizi kimseye söyleyemediğimiz günlerimiz olmaz mı
Müşterek kederler müşterek sevinçler
Ne kadar azdır
Kendi kendimiz kadar kim paylaşır derdimizi
Böyle günlerimizin en kaçılacak yeri bir oda değildir elbet eğlence yeride olamaz
Ben kendi nefsime öyle günlerde parklara giderim
Park ismide güzel ya millet bahçesi uzunca ama daha güzel
Her zaman şarlo ruhunda bir serseri düşünürüm
İnsanları delicesine sever ama onlardan korkar kaçar hep kötülük görür
Gündüzleri yazıhanesi kahvehanesi
Akşamları birahanesi parklardır...
"Bazen ne iyilikten ne de kötülükten etkileniriz;
O zaman içimizdeki boşlukta harekete geçen dokunaklı bir org,hiçliğin yararsızlığına karşı isyan eden bir ruhun korkunç çelişkisini andırırcasına,nedensiz yere duygulanır bir ezgi üretmeden sesler çıkarır,sessizlikte yitip giden vurgular savurur!
Gücümüzün,tıpkı bilinmeyen bir yaradan kanın boşalması gibi,
Tamamıyla tükendiği bezdirici oyunlar.
Duyarlılık seller gibi akar,bunu günah çıkarma bölmesinin kulaklarının duymadığı korkunç çökkünlükler,betimlenemez melankoliler izler.
Ortak kederimizi izah edebildim mi...?