İstanbul ufuklarında yükselen şeyler, yalnız düşman sesleri, düşman hakaretleri, düşman bayrak ve süngüleri idi.
Şayanı hayrettir. Artık adi bir mendil gibi ayak altında çiğnenen bu muhitte hâlâ bir saltanat, bir hükümet, bir varlık farzedenler vardı.