Sen tam üzerine basmak üzereyken sana sordum: 'Köprüyü aşarak yanıma mı gelmek istiyorsun?" Sense daha fazla gelmek istemedin; sana tekrar aynı şeyi sorduğumda ise sessiz kaldın. O zamandan beri aramıza bizi birbirimizden uzaklaştıran, birbirimize yabancılaştıran dağ- lar, çağlayanlar ve daha neler girdi; artık bir araya gelmek istesek de gelemeyiz. Şimdi o küçük köprüyü düşündüğünde söyleyecek söz bulamıyor, hayretler içinde kalıyor, hıçkırıklara boğuluyorsun.
Bende eksik olan neydi? İyi bir hayatım yok muydu? Hayatımın giderek daralan bir huniye dönüştüğünü kime anlatabilirim? Benim acılarımı, uykusuz gecelerimi, intihar düşüncelerimi kim anlayabilir?
Sonuçta bir insanın isteyebileceği her şeye sahip değil miydim: para, arkadaşlar, aile, güzel, alımlı bir eş, ün, saygınlık? Beni kim rahatlatabilir? "İnsan hayattan başka ne ister ki?" sorusunu sormadan kim dinleyebilir?