Roma imparatoru ve stoacı filozof Marcus Aurelius, bir dış etken yüzünden üzüntü duyduğumuzda, “ Acı o şeyden değil, sizin ona biçtiğiniz değerden kaynaklanır ve bu durumu her an tersine çevirebilme gücüne sahipsiniz, “der.
Müthiş yazar Anne Lamott’ın dediği gibi: “Deniz fenerleri adalarda oradan oraya koşturup kurtaracak gemi aramaz; tek yaptıkları öylece durup ışıldamaktır.”
Kendimi hem gerçek hem mecazi anlamda kaybolmuş hissettiğim zamanlarda, aklıma hep bu strateji gelir. Bir buhranın ortasındayken de gelmişti. Depresyondayken ve ara ara panik ataklar yaşarken, kalbim korkuyla güm güm atarken, kim olduğumu bile anlayamadığım ve hayata nasıl devam edeceğimi bilemediğim zamanlarda. Düz bir hatta gitmeye devam edersek buradan mutlaka çıkarız. Aynı yöne doğru adımlar atmaya devam etmek bizi daireler çizerek koşmaktan daha çabuk ilerletir. İşin sırrı kararlı bir şekilde dümdüz yürüyebilmektir.
Kendinizi sevebilmek için sürekli gelişmek zorunda değilsiniz. sevgi yalnızca bir amaca ulaştığınızda hak edeceğiniz bir şey değil. hayat, üzerimizde baskı yaratsa da, bunun kendinize olan sevginizi azaltmasına izin vermeyin. sevgiyi hak ederek doğdunuz ve bu hep böyle olacak. kendinize iyi davranın.
Sizi avutmaya çalışan kişinin zaman zaman kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayan o sade, dingin sözcükler arasında zahmetsizce yaşayıp gittiğini zannetmeyin...aksi durumda o sözcükleri asla bulamayabilirdi.