elife

elife
@Kitabhane
Matematik
Mersin
15 reader point
Joined on June 2019
İnsan ideali kadardır. Yeryüzü hikâyesinde iz bırakabilmek için büyük ideallere sahip olmak gerekir. Hedefi olmayan hedef olmaya mahkûmdur. İdeali olmayan başkalarının ideallerine malzeme olacaktır.
Reklam
"Neden başkaları gibi" diye başlayan cümleler sıralanıyor dil tesbihine. "Gibi" bıçağı hiç pas görmemiş ne tehlikeli bir kelimedir.

Reader Follow Recommendations

See All
İslam'ın siyasi yönde bozulması diğer bozulmalara motor vazifesi görür.
Eğer insan bizzat kendisi hariç her şeyi değiştireceğini iddia ediyorsa, onun yaptığı her devrim başarısızlıkla sonuçlanacaktır. "Gerçek şu ki insanlar kendi iç dünyalarında değiştirmeden Allah onların durumunu değiştirmez." |Ra'd, 11
Reklam
Bütün varlığın sende özetlenmiş olduğunu bulmak için kendine dön!
Bugün İslam'a neler borçlu olduğumuzu bilmek, kesinlikle tarihçinin uzmanlık alanı, meraklısının hobisi veya hayalperestin zevki meselesi değil, aksine mutlu bir geleceğin kurulması için çırpınan, çabalayan ve fikirler üreten herkesin görevidir.
Şeytanın, insan nefsine açılan en geniş giriş kapıları; boş ve gereksiz konuşma ve bakmalardan kaynaklanmaktadır.
Kendinize güvenin, konfor alanınızın dışına adım atın. Unutmayın, açılmamış kanatların büyüklüğünü kimse bilemez.
Tek akla, tek yoruma kapanan topluluklar hiçbir şekilde eleştirel bir tavra, tarza, konuma sahip olamaz, tarihsel sorular etrafında kapsamlı çözümlemeler yapamaz, zamanın ve tarihin bilincinde olamaz, entelektüel bir misyon yüklemezler. Tek akla, tek yoruma körü körüne bağlanan toplumlarda hiçbir düşünsel, kültürel, felsefi gelişme, enginlik yaşanamaz. Toplumlarımız, kültürel hayatımız, dini hayatımız Batıyla özdeşleşmek istedikçe, neden batı tarafından istiskal edilerek dışlandıklarının cevabını bulmak zorundadır.
Reklam
Tevhidi dünya görüşüne ve hayat tarzına dayalı inançlarımız/değerlerimiz/ilkelerimiz bizim hiçbir şekilde vazgeçemeyeceğimiz organlarımız/uzuvlarımız gibidir. Aziz İslam'ın sembolik/törensel/bireysel/manevi bir sisteme dönüştürülmüş olması bizlerin, birer birer hayati organlarımızı/uzuvlarımızı kaybetmekte olduğumuzu gösterir.
Hayatlarının "daha sonra" daha iyi olacağını tahayyül eden insanların söylediklerini her gün defalarca duyuyoruz. Aşkla tanıştıklarında ya da boşandıklarında, tatile gittiklerinde ya da emekli olduklarında, iş değiştirdiklerinde, işlerini bitirdiklerinde ya da zam aldıklarında.. Oysa "daha sonra" bazen, çoğunlukla, çok geçtir. Elbette hayal kurmak gerekir ve bazı değişiklikler faydalıdır. Ama hayat burada ve şimdidedir. Bu akşam hayatta olacağımızı kim bilebilir? Ölümün bizim için ne hazırladığını kim bilebilir? Yüreğimiz pişmanlıklarla dolu ölmemek için biraz kuşlar gibi olup şimdinin yoğunluğunda yaşamamak neden? Kuşlar her andan yararlanırlar. Her başak tohumundan, her güneş ışığından haz alırlar. Kuşların geleceğe ilişkin tasaları yoktur, hayatı yarına ertelemezler, daha sonra daha iyi olacağını hayal etmezler, yaşarlar.
Hayatımızın küçük ve büyük anlarında tüy dökmeye, tutulma dönemlerine izin verelim. O zaman daha güçlü, daha güzel geri döneriz: kuşlar gibi hafif.
İnsanın ideali, o kadar yüce olmalıdır ki asla bir noktada durmasın, bir yere bağlı kalmasın. Yoksa bu ideal, duruşa maruz kalır ve duruşta anlamsızlık, abes ve boşlukla sonuçlanır. Kendi determinizmi içinde tutsak olan insanın tabiata egemen olsa dahi silahlı bir aciz olması doğaldır.
Dünya milletlerine lider olmak üzere yeryüzüne gönderilmiş bir ümmetken, (Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. •Ali İmran/110) Kur'an'dan uzaklaşmanın sonucu yeryüzünde ümmetlerin peşinden sürüklenen ölü bir kitle olduk.
Akide, bir terbiye ve davranış biçimidir. İnsanları İslam'a davet ettiğimiz zaman, tıpkı ilk Müslüman neslin Kur'an ile terbiye edilmesi gibi diğer Müslümanların da akide ile terbiye edilmeye muhtaç olduklarını bilmeliyiz.
Reklam
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
When a country is filled with people who have lost their sense of shame, it becomes a country of exiles.
Ruhumuz talan ediliyor konformizmle. İnancın ve bağlanışın ve "başkaları için özveride bulunma" duygusunun yerini konformizm alıyor. Bir teknoloji putu! Otomobil bir örnek. Ruhsal açlığını gideremeyen insanın zihni tembelliği arttıkça, konformizmin insan üzerindeki yıkımı çoğalacaktır. Hız telaşı tedirgin etti iç sistemimizi. Belki "en iyisi yürüyerek gidilir yaşamaya".
Erkek çocuklarına sandıklarının ve toplumun dayattığının aksine duygularını yaşamalarının ve dile getirmelerinin onları kadınsı yapmayacağı açık açık belirtilmelidir. Kimseye belli edilmemiş, şimdiye dek hep yok sayılmış, kederden yüce bir dağları varken onları kimse bir filme duygulanırken, kalbinin kırıldığını söylerken, bir şiire ağlarken, karşısındakine kocaman gülümseyerek sarılırken rastlamamıştır.
Aslında neredeyse tüm çocuklar hüzünlü bir dağ lalesidir. Patikalarda, derin ormanlarda ve yüksek tepelerde olmayı isterler. Ama onun yerine dört yanı tuğlalarla örülü, araştırmalara göre ihtiyaçlarını giderdikten sonra bir günde toplam 7 veya 10 dakika açık havada kalma imkanı bulabildikleri, ödev yapmaktan ve yetişkinleri memnun etmeye çalışmaktan düş kurmaya bile vakit bırakmayan bir okul hayatı sürerler.
Aslında algı yönetimi ve manipülasyon tekniklerinin ardında yatan temel ilke gayet basittir: Eğer silah üretiyorsanız savaşa ihtiyacınız vardır; ilaç üretiyorsanız hastalığa. Eğer bilgi üretiyorsanız da cehalete.
"İnsan, kendi içinde yine de yalnızdır ve içinde yaşadığı dünyaya karşı yürekli bir savaşım vermek zorundadır." *İnsan bazen savaşını kaybeder.
Reklam
Kimi insanı sadece ayakları ayakta tutar. Kimi insanı ise idealleri, hayalleri. Mesela şiir gibi, dava gibi şeyler.. Ayakları ile ayakta duran insanlar, inancım o ki, dünyaya dolayısıyla paraya meyilli insanlardır. Öldükleri zaman dünyada ayak izi değil, parmak izi bırakırlar. Çünkü maddeye sahip olmak için ona dokunmak gerekir.
Sayfa 28
Aslında dünya hayatı ve sevgisi insanın kalbine yerleşecek olursa, onu bir fırsat olarak görür. Hatta "Şu fırsatı ya kaçırırsam!" endişesi kalbine yerleştiği zaman dünyaya esir olur. O zaman da sırf dünyadaki nimetler için delicesine mücadele etmeye başlar.
Sayfa 248
Kapitalizmin hedefi/gayesi, insanî bağ ve sevgilerin bir araya getiremediği; birbirine zıt ve uzak kişilerin oluşturduğu; alçak, rezil, aldatılmış ve sapık şehvetler içinde yuvarlanan ve tağutun güttüğü bir toplumu kapitalist bir anlayışın ve kişilerin zulmüne ve çıkarlarına esir etmekti.
Ya bu, Allah'ı anmaktan içine düşülen gaflet nedendir?