Yazarların ve şairlerin eserlerinin ortaya çıktığı mekanları her zaman ilgimi çekmiştir. Elimdeki kitap ise bu izleri İstanbul’da arıyor ve okuyucuyla buluşturması oldukça heyecan verici.
Eserler ve mekanlar benim de özel ilgi alanım. Sevdiğim yazar ve şairlerin duygularını kağıda döktükleri mekansal bağlamdadaki ilişki kendi adıma merak uyandırıcı. Bu yüzden kitabın konusunu görünce bir an önce başlamak istedim.
Bazen bir apartman bazen bir bank bazen bir kafe kim bilir ne eserlere evsahipliği yapmıştır. Eminim her biri içlerinden usta kalemleri uğurlarken yine bekleriz diyerek yeni bir eserle isminin anılmasını istemiştir.
İstanbul çokça edebiyat demek, kendisinin dokunduğu eserlerin izlerini taşıyan isimlerin mekanlarında olmak heyecan verici. Bu anlamda kitap muhteşem diyebilirim. Okurken hem hiç bitsin istemedim hem de içindeki fotoğraflarla desteklenmiş olması daha da anlam kazandı zihnimde. Büyük bir emek sonucunda ortaya çıktığı ortada. Çünkü bunların izlerini bulabilmek çok kolay değil günümüzde. Sokak isimleri, apartman numaraları aslını yaşatmıyor bazen. Değişen dünyada onlar da direnememiş demek ki.
Kitabın içinde o kadar çok değerli isim var ki, her birinden geçmek çok güzeldi. İstanbul öyle bir şehir ki, bir tabelada, bir masada, kırık bir sandalyede ve belki de bir kapı kolunda edebiyata rastlamak mümkün. İstanbul’un semtlerinden, sokaklarından, apartmanlarından gelen edebi izleri okumak çok güzeldi.
İstanbul ve edebiyat…
Birbirini koynuna almış anne ve çocuk gibi. Büyütüp yaşama dokunsun diye.