Herkese merhaba. Kitabın konusu açıkca anlatıldığı için es geçiyorum. Daha fazla yazarsam ön bilgi olur çünkü. Öncelikle sanırım ilk defa fantastik bir kitaptan bu kadar zevk aldığımı söylemeliyim. Çoğunlukla sıkılırım çünkü. Bu kitabı alma sebebim bir polisiye ve gizem hayranı olduğum için çoğunlukla bu yüzdendi. Fantastik kısmı da olduğu için biraz şüpheyle başlamıştım kitaba. Eğer siz de fantastik tutkunu olmasanız da polisiye veya gizem hayranıysanız tavsiye ederim, kitaba bir şans verin :)) Kitabın ilk yarısında biraz sıkıldığımı kabul etmeliyim. Ama yine de bir şekilde kitaptan kopamadım. İçimdeki merak hep devam etti. Asıl beğendiğim ve elimden düşüremediğim kısım ise kitabın diğer yarısıydı: olayların biraz daha hareketlendiği kısım. Özellikle bazı diyalogları ve duygu tasvirlerini çok beğendim. Hayran kaldım diyebilirim. Karakterleri sevdim. Sadece başka bir incelemede de yazıldığı gibi keşke daha fazla tanıyabilseydik onları. Özellikle Jackaby ve Abigail... Sanırım yazarın Türkçe'ye çevrilen tek kitabı bu . :/ İngilizcemi geliştirdiğimde diğer kitaplarını da okumak istiyorum :") Umarım çok uzatmamışımdır. Keyifli okumalar...
A: Korkmuyor musunuz?
J:Tabii ki korkuyorum.
A: Öyle görünmüyorsunuz.
J: Sanırım ondan önce merak içindeyim. Bu merakım gerilediğinde korkacağım ve merakım katilimizin gözlerinin içine bakana kadar geçmeyeceğine göre, korkarak çok fazla zaman geçireceğimi sanmıyorum.
A: Ahh, pratikmiş.
J: Oldukça.
-"Adamın takım elbise ceketi giydiğini söyledi."
-"Ve bu kötü bir şey mi?"
-"Canavarlar kolaydır, Bayan Rook. Onlar canavardır. Peki ya takım elbise içindeki canavar? Bu temel olarak sadece kötü bir adam demektir ve kötü bir adam çok daha tehlikeli bir şeydir."
"Dikkat kesilirsek, mutlu olduğumuzda kalbimizin kuş gibi sektiğini veya korktuğumuzda gök gibi gürlediğini hissedebiliriz. Hatta bazen hayatımızın aşkını gördüğümüzde kalbimizin pır pır attığı olur. "