Vahdettin Kurtuluş Savaşı'nın sonlarına doğru akıbetinden endişe eder oldu.
Ankara hükümeti 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı. Bu olaydan sonra kılınan ilk cuma namazında padişahın adı hutbelerden çıkarıldı. Bu durum Vahdettin'in moralini daha da bozdu.
Milleti ve memleketi Dünya Savaşı'na sokanlar, kendi hayatları endişesine düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve Hilafet makamında bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve yalnız tahtını emniyete alabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa' nın başkanlığındaki Hükümet aciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız Padişahın iradesine tabi ve onunla beraber şahıslarını koruyabilecek herhangi bir duruma razı.
Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...
Nutuk ilk sayfa
Sevgili güzelim, elmasım, Naciyem!
Yine bir gün geçti, ömrümden bir yaprak daha çevrildi. Fakat seninle görüşmeye bir gün daha beni yaklaştıran bu ziyâya acımıyorum bile.
Kim bilir kaç üniversite mezunu genç çok çalışıp iyi paralar kazanacaklarını düşünerek
büyük firmalara giriyor ve ancak otuz beş yaşından sonra bu işlerden ayrılarak gerçek istediklerini yapmaya çalışıyor? Öte yandan, bu yaşa gelinceye dek kredi ödemeleri, okul yaşına gelen çocukları, ödemeleri gelen arabaları ve yurtdışında tatiller veya kaliteli şaraplar olmadan yaşamın çok da anlamlı olmadığına dair geliştirdikleri anlayışları oluyor. Ne yapabilirler? Geri dönüp kök bitkilerini mi eşelesinler? Elbette öyle yapmayıp daha da büyük bir çabayla köle gibi çalışıyorlar.