Doğu'nun Limanları
Aşk, dostluk, savaş ve tarihin bir araya gelmesiyle harmanlanmış bir eser. Okurlar kitabın kapağını açtığı an büyük bir maceranın içine sürüklenmekle kalmayacak aynı zamanda geçmiş ve gelecek ile yüzleşecek. Geçmişin anıları ile geleceğin belirtisini bütünleştireceğimiz, geçmişten kopmayıp geleceği gönül gözüyle göreceğimiz bir kitap...
Kitapta geçen duygu yoğunluğu, karakterlerin bulunmuş olduğu durumların cümlelere dökülmesi bir nevi duygular ve cümlelerin birbirine ayna oluşu söz konusu...
Kitapta geçen olay örgüsü ve mekanlar arasındaki geçiş o kadar hızlı ki, bazen anlamakta zorlandım. Bazı sayfaları tekrar tekrar okumak zorunda kaldım. Dili sade ve akıcı, ama olay örgüsü biraz karışık geldi. Buna rağmen heyecanımı kaybetmeden okuduğum bir kitap.
Tarihin izlerini bir çocuğun omuzlarında görebiliyorum, daha doğrusu bu izleri onun omuzlarına yüklemek isteyen bir babayı, ona ne olmak istediğini, ne yapmak istediğini sormayan ve onun adına hayal kuran bir baba, oğlunun bir devrimci olmasını isteyen beklentileri yüksek bir baba. Ama kendi hedefleri ve hayalleri olan bir çocuğun doktor olma isteği, Direnişçi olmak istemezken, bir direnişçinin doğuşu söz konusu...
Bazen insan yanlış gibi gözüken doğrularının peşinden gitmeyi bilmeli. Bize yanlış gibi görünenin arkasındaki sır perdesini aralayabilirsek, o zaman gerçeğe ulaşabiliriz. Neden iki farklı ırka mensup insanlar arkadaş olmasın ki? Bu gayet doğal olmalı, kınanmamalı. Şu an bile bu konu hakkında görüş ayrılığı var. Bazen bu ayrılığa isyan etmeli, tıpkı kitaptaki karakter gibi.
Doğunun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 199832.5k okunma
Küçük bir dünya düşünün, bu dünyanın aslında Küçük olmadığını, sadece büyüklerin gözünde küçük ama çocukların gözünde ise kocaman bir dünya olduğunu düşünün... Bunun sebebinin ise bakış açısından kaynaklandığını... Yetişkin bir birey daha doğrusu içindeki küçük çocuğu öldüren ya da öldürenlerin o bireyde bırakmış olduğu olumsuz etkilerin nelere sebebiyet verdiğini bilmek kadar acı bir şey yok. İnsan neye nasil bakmak isterse, baktığı nesneyi o şekilde görür yani görmek istediği gibi. Yetişkinlerin dünyaya küçük bakması aslında onların istemi ile Olan bir şey değil onların kocaman dünyasını başına yıkıp küçük bir dünya izlenimi verende yine bir insan... küçük prens sadece bir çocuk kitabı değil ve olmamalı, bir yetişkin kitabida olmalıdır. Felsefik bir kitap olması, içinde bir çok sorunun bulunması ve o soruların sorgulanıp gerçek duygularla cevaplanması gerekiyor. Kitabın içinde bulunan bölüm karakterleri ise tamamen gerçek dünyada bulunan karakterleri konu alıyor. Ve bunların bir çocuğun gözünde nasıl göründüğü ise gayet güzel bir şekilde anlatılmış... Ben kitabı sevdim, umarım Kitapta ben onu okurken beni sevmiştir...::)))
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Günce Uluslararası Yayıncılık · 2021235.8k okunma
Sen, benim en güzel
muhayyelatımsın.
Dünyamı
güzelleştiren hüsn-ü
mutlağımsın. Ey
çesm-i keşidem
içimde yeşeren
umudum,
gökyüzümün polarisi,
yeryüzümün cenneti,
ben ki, olmuşum
ruhunun esiri, Ey
çeşm-i cihanım sen
ki, muhayyelatımın
en güzel manzarası
kalbimin mucizesi.
Şeker portakalı ; Okumam gereken ilk kitap sen olmalıydın. Seninle ve içinde barındırdığın Zeze ile yıllar önce tanışmış olmam gerekirdi. Neden mi ? Seni çocukken tanımış olsaydım ben de yalnızlığımı seninle paylaşabilirdim Biliyor musun? Zeze, ben senin yaşlarında iken hiç arkadaşım olmadı, konuşup içimi dökebileceğim ya da etrafı keşfedebileceĝim bir olmadı. Konuşacağım bir Şeker portakalı fidanım bile olmadı. Bu yüzden hep içime kapandım, yaramazliklarimi bile sessizce gerçekleştirdim. Yakalanınca azarlandim, ağlatıldım ve hep susturuldum. Ama sen güçsüz değilmişsin Zeze konuşmuşsun, konuşurken karşında seni dinleyen iyi ya da kötü söylediklerine tepki verenler olmuş benim hiç öyle bir şansım olmadı Zeze. Aslında ben, sayfalarında sana yer veren kitabı okurken o sayfalarda sen olmak istedim Zeze.
Kitap mükemmel ötesi bir eser, karakterler ve karakterler için yazılan her bir cümle beni içine alıp uzun bir yolculuğa çıkardı. O yolculuğun bitmesini hiç ama hiç istemedim ama her şeyin bir sonu olduğu gibi Zeze ile olan yolculuğumda bitti. Güzel kalpli Zezem fakirlik bazen parasızlık değil, fakirlik bir çocuğun sevgisiz bırakılması onun yok sayılmasıda oluyor. Ama senin en güzel zenginliğin ne olursa olsun seni seven ailen olmuş...
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231k okunma
Ben bir insandım.( Bazen karşımızdakinin insan olduğunu, onun da duygulari olduğunu unutuyoruz, unutmakla kalmıyor yok sayıyoruz. Ve bu, insanlığa yapılan en büyük kötülüktür.
Harese nedir; bilir misin ? harese şudur:
develere çöl gemileri derler bilrsin, bu
mübarek hayan üç hafta yemeden içmeden
aç susuz çölde yürür de yürür o kadar
dayanıklıdır yani. ama bunların çölde çok
sevdikleribir diken vardır. gördükleri yerde o
dikeni koparır- çiğnemeye başlarlar.keskin
diken devenin ağzında yaralar açar, o
yaralardan kan