İslam, bir kilisesi olmadığından, öğretisini hayat geçirmek ve korumak için doğrudan ve asli biçimde devlete ihtiyaç duydu. İslam'da siyasi yöneticiler Hristiyanlıkta kiliseye ait olan görevi yerine getirmek zorunda kaldılar: dinsel yasayı uygulamak(muhafaza etmek), dinsel hakimleri atamak, ve bunu gibi diğer işler.