Ah milena oysa yağmurun da ıslanmak isterdim .
Ay ışığında gümüş tenine tutuklu kalmak .
Soluklanmak için dizlerinin önüne çökmek isterdim .
Dindiğinde yağmurun , o huzurlu toprak kokusu olup dolardın ciğerlerime.
ah milena seni orada sonsuza dek saklamak isterdim .
Dingin bir deniz gibisin , usulca yaklaşan dalgaların sahile huzur vuruyor .
Ve sen milena güneş'i utandıracak kadar güzel gülümsüyorsun .
İçim ısınıyor sıcaklığınla , tüm kötülükler terk ediyor adeta dünya' yı o gülümseyişin ardından .
Sen ! Milena öyle masumsun ki bir çocuğun gamzesinde yakalıyorum bazen seni .
Bazen de kır papatyaları arasında .
Ardından utanıyor çiçekler seni görünce öyle ki bir papatya seni kıskanıyor .
Bir kaç şiirden geçip gelmiş gibisin kim görse sen de kalıyor bir yanı .
Tüm kötülükleri toparlayıp götürüyorsun .