'Benim elimden ne gelir, çaresizim' düşüncesine, okyanusa düşen birinin can yeleğine yapışması gibi sarılmıştı. Ama, maalesef sarıldığı bu yelek, onu yaşam okyanusunda boğacak olan şeyin ta
kendisiydi!
Tanrım, değiştirilebilen ve değişmesi gereken şeyleri değiştirme cesaret ve gücünü; değiştirilemeyecek şeyleri olduğu gibi kabul etme olgunluğunu ve ikisi arasındaki farkı anlayabilecek bilgeliği bana ver.
Ölümün avcı olduğu bir dünyada küçük veya büyük kararlar yoktur. Ölümün kaçınılmazlığı ile yüz yüze olduğumuzun bilinci içinde verdiğimiz kararlarımız vardır; hepsi bu kadar !
'İlk önce mühendis olun sonra istediğiniz işi yaparsınız.' derken mühendislik ufkunun insana kattığı derinlik ile başarının istenilen her alanda yakalanabileceğine inanıyordu.
Hocaya yaşını sormuşlar, 'Kırk dört' demiş. Çevresinde ki biri, 'Hocam, 5 sene önce yaşını sorduklarında da sen kırk dört dedin, bu nasıl iştir,' deyince, Hoca 'Erkek adam sözünden dönmez,' demiş.
Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder.
Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek,
Dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!