Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
biz hep çocuk kalmalıydık aslında.
üç taş, üç cam olmalıydı hayat.
en büyük kavgamız gazoz kapağından çıkmalıydı.
ve en büyük acımız,
öğretmenimizin başka şehre tayini olmalıydı.
büyümeğe özenmeliydik büyümeden..
insan dediğin,
yürüdükçe yorulan, yoruldukça ağlayan bir taş değil mi?
çözmesi zor değil.
sen ansın, yaşanan zaman.
Kimseye yük olmadım ki ben
Çocukken öğrendim Yüreğimi, ayakkabılarımı Elime alıp da yürümesini;
Özledik, üzüldük, yıprandık, ağladık
Ama soranlara "Dün biraz geç yattım Ondan böyleyim dedik"