Kanun namına kanunsuzluk edenleri, cinayetle itham ediyorum. Böyle canilerin keyiflerini, elbette Hükûmeti Cumhuriyenin kanunları reddeder ve hukukumu iade eder ümidindeyim.
Derin bir nefes aldı. İçindeki sese kulak verdi, çevrenin sessizliğini dinledi. Ne istediğini biliyor gibiydi. Allah’tan ne istediğini. Önce sabah olsun, dedi. Sis nasıl olsa dağılır…
Allah ilmin de ötesindedir, apaçık görünürün de çünkü O Mutlak Yüceliğinde işaretsizdir. Kimse O’nun izinden, iz yokluğundan başka bir şey bulamadı; kimse kendini O’na teslim etmekten başka yol bulamadı!
O’nun sayesinde akıl akleder, can sevdalanır; O’nun sayesinde gökkubbe döner, yer sakin durur. O’nun buyruğuyla dağ, taş kesilir; O’nun korkusuyla derya eriyip su olur. Yeryüzü başına toprak saçar (baş eğer); gökse O’nun kapısının tokmağına döner.
Nizam onu kucaklayıp dostça uğurladıktan sonra hakkındaki (idam) fermanı verenin huzuruna gidip önünde eğildi. Zarafetin, düşüncesizliğin ve pervasızlığın en uç noktasıydı bu: Hem sultan hem vezir bile bile ölümle oynuyorlardı.
Benim gözümdeyse, adam öldüren her dava cazibesini yitiriyor. Ne denli güzel olursa olsun, çirkinleşiyor, bozulup alçalıyor. Ölümle ittifak yapan, hiçbir dava haklı olamaz.